Türkiye Barolar Birliği Dergisi 140.Sayı

191 TBB Dergisi 2019 (140) Hilal ÜNAL KAYA para alacaklarının takibinde, ulusal yasa hükümlerine alternatif olarak geliştirilmiş bir yoldur. Tüzüğün kapsamına giren bir alacak bundan böyle, istenirse uluslararası yetki kurallarına göre belirlenen devlet yasalarına göre, istenirse de devlet yasalarından bağımsız Tüzük hü- kümlerine göre takip edilebilir. Ancak belirtmek gerekir ki, her ne kadar ihtiyati hacze yönelik Avrupa Kararı ile ulusal yasalardan bağımsız, ortak bir Avrupa prose- dürü yaratılmaya çalışılmışsa da, Tüzüğün bir çok alanda üye devlet yasalarına atıf yaptığı ve uygulamayı onlara bıraktığı görülmektedir (Territorialitätsprinzip). 52 Özellikle kararın icrası, karara karşı başvu- rulabilecek yasal yollar ve borçluyu korumaya yönelik tedbirler gibi önemli alanlarda halen ulusal yasaların ve uygulamaların baskınlığı söz konusudur. Bu durum ise, sınır ötesi alacakların takibinde “yerel- likten” henüz tam anlamıyla uzaklaşılamadığına ve Tüzüğün yeteri kadar “Avrupalılaşamadığına” işaret etmektedir. Belirtmek gerekir ki, Tüzük tarafından üye devlet yasalarına atıf yapılan yerlerde, uygulamadan doğan farklılıklar kaçınılmaz olacak- tır. Bu durum ise Tüzüğün amacıyla çelişmektedir. Özellikle borçluyu korumaya yönelik tedbirler gibi önemli konularda, Avrupa yasa koyu- cusunun daha fazla inisiyatif alarak, bu alanları üye devlet yasalarına bırakmak yerine, bizzat kendisinin düzenlemesi daha doğru bir yak- laşım olabilirdi. Yasa koyucunun alacaklı lehine oldukça fazla inisi- yatif alırken, borçlu lehine inisiyatif kullanmakta çekimser kaldığının da altı çizilmelidir. Bu durumun alacaklı ile borçlu arasındaki menfaat dengesini bozduğu söylenebilir. Eleştiriye açık tüm yönlerine rağmen, 655/2014 sayılı Tüzük ile medeni usul hukukunun ve onun bir parçası olan icra hukukunun AB içerisinde harmonize edilmesine ve sınır ötesi alacakların takibinin ko- laylaştırılmasına önemli katkılar sağlanmıştır. Bu katkı her ne kadar şu an için banka hesaplarının ihtiyati haczi ile sınırlı olsa da, Tüzük içerisinde yer alan düzenlemeler gelecekte AB içerisinde gerçekleşecek diğer icra takip türlerine öncülük edebilecek niteliktedir. 52 Müller, RIW 3/2012, s. 151 (157); Domej, GPR 2/2017, s. 84 (93).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1