Türkiye Barolar Birliği Dergisi 140.Sayı
199 TBB Dergisi 2019 (140) Arif Barış ÖZBİLEN muhtemel örnekler e yer vermiştir. Buna göre, kişilerin dayanak bel- gesinde 17 ve aile kütüğünde yer almakla birlikte, 2525 sayılı Soyadı Kanunu’nda belirtildiği üzere, umumi edeplere uygun olmayan, 18 toplum nazarında iğrenç ya da gülünç olarak addedilebilecek (Yalak, Kalas, Sıçan, Deli, Koyun, Top, Boynuz, Ördek… vb.) soyadlarını de- ğiştirme talepleri idare tarafından kabul edilecektir (m. 13/f. 5). 17 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’na göre dayanak belgesi; aile kütüğüne işle- nen nüfus olaylarının dayanağı olan form, tutanak, mahkeme kararı, noter senedi, doğum veya ölüm raporu gibi resmî belgeler ile bunların yedeklerini ifade etmek- tedir (NHK m. 3 /f. 1/ğ). 18 Konu ile bağlantılı olarak, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce yürürlükte olan 1587 sayılı Nüfus Kanunu m. 16/f. 4 hükmünün 2. cümlesi “Ancak milli kültürümüze, ahlak kurallarına örf ve adetlerimize uygun düşmeyen veya kamuoyunu inciten adlar konulmaz” ifadesini taşımaktaydı. “Rojda” isminin, milli kültürümüze ya da örf ve adetlerimize aykırı olmadığı yö- nünde bkz. Yarg. 18. HD, 13.3.1992 tarih ve 411/1351 sayılı kararı: “Mahkemece görüşü alınan TDK Başkanı’nın, 13.11.1991 günlü yazısında; “Rojda” biçimindeki kelimeye kaynaklarında rastlanmadığı, anlamının bilinmediği, Türkçe olmadığı, bu bakımdan da Türk çocuklarına ad olarak verilmesinin milli kültürümüze, örf ve adetlerimize uygun olmadığını belirtmiş, mahkeme de buna dayanarak nüfusa “Rojda” yazılı ismin iptaline ve davalının kızının isimsiz kalması korkusu altında «eğer iptal edilecekse annemin ismi olan Nefise olarak düzeltilsin» şeklindeki be- yanı, “istem” olarak nitelendirilerek Nefise isminin takılmasına karar verilmiştir. Nüfus Kanunu’nun 16. maddesinin son fıkrası; “milli kültüre, ahlak kurallarına, örf ve adetlerimize uygun düşmeyen veya kamuoyunu inciten” adların konulmasını yasaklamıştır. “Rojda” sözcüğünün bu yasaklardan hangisine uyduğu, mahkemece aynen benimsenen TDK Başkanlığı yazısında belirtilmemiştir. Sözü edilen yazıda belirtildiği üzere bu sözcüğün Türkçe olmaması yasaklama kapsamında olmasına elbette yeterli değildir. Çünkü dilimizde Türkçe olmayan hatta halkının çoğunluğu İslam’ı din olarak kabul etmiş herhangi bir ulusun dilinden olmayan birçok sözcük ve isimmevcuttur. Rojda sözcüğünün anlamının bilinmediğini bildiren TDK görev- lisi bunun milli kültürümüze ya da örf ve adetlerimize ne suretle aykırı olduğunu açıklamamıştır. Esasen adı geçenin, hiç bir gerekçe göstermeden, sanki Türkçe ol- mayan tüm isimler milli kültürümüz ile örf ve adetlerimize uygun değilmiş gibi, yanlışlığı aşikâr olan zihniyeti ile bu konuda görüş bildirmeye ehil olmadığı anla- şılmaktadır…Mahkemenin, Nüfus Kanunu’nun 46. maddesi kapsamında olmayan bir davaya bakması, yasalarımızın ana babaya verdiği bir yetkiyi onlardan alarak ve onların yerine geçerek, çocuğun alışılagelmiş olmamaktan başka bir aykırılığı olma- yan adını bu konuda ehil olmadığı anlaşılan kişinin yetersiz ve gerekçesiz görüşüne dayanarak iptal edip ona yeni bir ad vermesi yürürlükteki kanunlarımıza aykırı olduğu gibi çağdaş Türkiye’mizin hukuki, sosyal ve kültürel düzeyi ve gerçekleri ile de bağdaşmamaktadır. Bütün bu nedenlerle davanın reddedilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir” (http://www.kazanci.com) . Öte yandan, 1587 sayılı Nüfus Kanunu m. 16/f. 4 hükmünün 2. cümlesinde geçen “milli kültürümüze” ve “örf ve adetlerimize” şeklindeki ifadeler, 18.7.2003 tarih ve 4928 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile metinden çıkarılmış; söz konusu cümle “Ancak ahlâk kurallarına uygun düşmeyen veya kamuoyunu inciten adlar konul- maz” şeklinde değiştirilmiştir.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1