Türkiye Barolar Birliği Dergisi 140.Sayı

216 Mahkeme Kararına Dayanmayan Ad ve Soyadı Değişiklikleri (Nüfus Hizmetleri Kanunu ... Diğer taraftan, düzenlemede evli bir kadının evlenme nedeniyle kazandığı soyadını bu madde çerçevesinde değiştirme hakkına sahip olup olmadığı da açık değildir. Mesela, evlenmekle edindiği soyadı 2525 sayılı Soyadı Kanunu’na göre “gülünç” ya da “iğrenç” nitelikte olan bir kadın, NHK geçici m. 8 hükmü çerçevesinde soyadını değiş- tirme talebinde bulunabilecek midir? Şayet bu talep il ve ilçe müdür- lükleri tarafından uygun bulunursa, evli kadının soyadında gerekli değişiklik nasıl yapılacaktır? Bu değişiklik neticesinde, soyadını de- ğiştiren evli kadınla birlikte, onun eşinin (kocasının) ve ergin olmayan çocuklarının soyadı da sistem tarafından (yani onların bu konudaki rızaları aranmaksızın) değiştirilecek midir? Yoksa bu kural yalnızca soyadını değiştirmek isteyen erkek eş olduğunda mı uygulama alanı bulacak, evli kadının soyadını değiştirmesinin, kocanın ve ergin olma- yan çocuklarının soyadı üzerinde herhangi bir etkisi olmayacak mıdır? Her hâlükârda, NHK geçici m. 8’de yer alan ve evli erkeğin soyadı- nı değiştirmesi neticesinde, karısının soyadının da “otomatik olarak” değişeceği yönündeki hüküm, evli çiftlerin soyadını yalnızca kocanın kişilik değeri olarak kabul eden ve kadının evlenerek kazandığı soya- dı üzerindeki kişilik hakkını görmezden gelen bir düzenleme olarak karşımızda durmaktadır. Oysa yukarıda da bahsettiğimiz gibi ad ve soyadı üzerindeki hak, şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak niteliğindedir. Bu bakımdan, bireylerin, kişiliklerinin en önemli değerlerinden olan ad ve soyadlarının iradelerine aykırı bir biçimde değiştirilememesi gere- kir. Bu konuda karar alma yetkisi yalnızca adı ya da soyadı değişecek olan kişiye ait olmalıdır. Adın konulmasında veya soyadının seçilme- sinde kişinin kendi iradesinin rol oynamamış olması; bizi, o ad ya da soyadının kişiye sorulmadan, kişinin rızasına ihtiyaç duyulmadan de- ğiştirilebileceği şeklinde bir sonuca götürmeye yetmez. kapsamında değerlendirilmiş ve evli kadının kocasının soyadını kullanma zorun- luluğu özel hayata bir müdahale olarak kabul edilerek Medeni Kanun’un konuya ilişkin düzenlemesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. ve 14. maddelerine aykırı bulunmuştur. Buna göre, AİHS ve diğer uluslararası insan hakları antlaş- maları ile çatışan 4721 sayılı Kanun’un 187. maddesi karara esas alınmayarak, kızlık soyadının kullanılması talebi AİHS’nin 8. ve Anayasa’nın 17. maddesi kap- samında bir insan hakkı olarak kabul edilip cinsiyete dayalı olarak bir ayrıma tabi tutulmaksızın erkek ve kadın arasında eşit şekilde uygulanması gerektiğinden kızlık soyadını kullanmak istemek için haklı bir gerekçenin bulunmasına ihtiyaç bulunmadığının kabulü ile davacının isteminin kabulüne ilişkin yerel mahkeme kararının onanması gerekmiştir” (http://www.kazanci.com) .

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1