Türkiye Barolar Birliği Dergisi 140.Sayı
217 TBB Dergisi 2019 (140) Arif Barış ÖZBİLEN Aynı nedenden ötürü, NHK geçici m. 8’de yer alan “soyadı değişti- rilen erkek ise kendisi ile birlikte … müracaat tarihinde ergin olmayan çocuk- larının da soyadları düzeltilir” şeklindeki hüküm de sorunludur. Ayırt etme gücüne sahip olması koşuluyla bir çocuğun da kendi kişiliğinin bir parçası olan, herkese karşı kendisini tanıtan soyadının değiştirilme- si konusunda rızasının bulunması gerekir. Rızası alınmaksızın, ayırt etme gücüne sahip olan bir çocuğun adında ya da soyadında değişik- lik yapılması en hafif tabiriyle onun kişilik hakkına saldırı teşkil eder. Buna bir kanun hükmü vasıtasıyla cevaz verilmesi ise söz konusu fiili saldırı olmaktan çıkarmaya yetmez. 36 NHK geçici m. 8 hükmünde yer alan bir diğer hüküm ise şöyle- dir: “ Soyadı değiştirilen kadın ise kendisi ile birlikte ergin olmayan evlilik 36 Konu ile alâkalı bir Yargıtay kararı için bkz. Yarg. HGK, 4.4.2012 tarih ve 18- 183/275 sayılı kararı: “Davacı, reşit olmadığı bir tarihte, Cihanbeyli Asliye Hu- kuk Mahkemesi’nin 15.12.1998 gün ve 1998/392 E.-1146 K. sayılı kararı ile babası tarafından “Öztürk” olarak değiştirilen soyadının, önceki soyadı olan “Tosun” olarak değiştirilmesini talep etmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasası’nın 36/1-b maddesiyle, aynı konuya dair olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davası- nın ancak bir kere açılabileceği ve ad değişikliği halinde, Nüfus Müdürlüğü’nün bu kişinin çocuklarının baba ve ana adına dair kaydı, soyadı değişikliğinde ise eş ve ergin olmayan çocukların soyadını da düzelteceği hüküm altına alınmış- tır. Her ne kadar madde metninde, nüfus kaydının düzeltilmesi davasının ancak bir kere açılabileceğinden bahsedilmiş ise de, davacının babası tarafından açılan dava ile davacının da dava açtığını kabul etmek, Avrupa İnsan Hakları Sözleşme- si (İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme)’nin 6. maddesiyle 1982 Anayasası’nın 36. (Değişik: 3.10.2001- 4709/14 md.) maddesinde düzenlenen “hak arama özgürlüğü” ilkelerine tezat teşkil edecektir. Davacının babası tarafından açılmış dava ile soyadının değişmesi halinde, davacı tarafından açılmış bir davadan söz edilemez. Soyadı değişikliğinin, aynı konuya dair nüfus kaydının düzeltilmesi davasının ancak bir kere açılabileceği hükmü kapsamında değerlendirilmesi haklı nedenlerin varlığı halinde davacının dava açma hakkının engellemesi sonucunu doğurur ki, bunun kabulüne olanak yoktur. Diğer taraftan reşit olmayan çocuğun babasının değiştirdiği soyadını reşit olana kadar kullan- ması zorunlu ve reşit olmadan açılan dava, ancak reşit olana kadar onu bağlaya- cağına göre, reşit olduktan sonra şahsa sıkı sıkıya bağlı hakkını kullanabileceği ve soyadının değiştirilmesini isteyebileceğinin kabulü gerekir” (http://www.kazan - ci.com) . Kanaatimizce Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, babasının açtığı dava sonucun- da soyadı değişen çocuğun, ergin olduktan sonra tekrar soyadının değiştirilmesi- ni isteyebileceği ve bunun nüfus kaydının düzeltilmesi davasının ancak bir kere açılabileceği hükmü kapsamında değerlendirilemeyeceği doğrultusundaki kararı, küçüğün soyadına ilişkin menfaatlerinin korunması konusunda önemli bir fayda sağlamış olmakla birlikte; kişilerin şahsa sıkı sıkıya bağlı haklarını sanki ancak ergin olduktan sonra kullanabilecekleri yönünde yanlış bir kanaat oluşturması bakımından sakıncalıdır.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1