Türkiye Barolar Birliği Dergisi 140.Sayı

35 TBB Dergisi 2019 (140) Semih Batur KAYA tabi kılmaktadır ki zaten halk yönetiminin can alıcı noktası da budur. Bu tür nüfuz olanaklarının bulunmadığı yerde devlet iradesi yalnız- ca hukuk devleti sınırlarının ve iyi niyetli amaçların dışında kalarak halkın genel menfaatlerini dikkate alması gerekirken bireysel olanlara hizmet etmek tehlikesiyle karşı karşıya kalmaz. Bununla beraber, özel- likle siyasi iktidardan dışlanıp genel bir muvafakat imkânını –beklen- tilere yanıt vermeksizin- asgariye indirerek, toplumsal bir isyan çıkma ihtimalini de yükseltebilir. Ancak devletin demokratik irade oluşumu herkesi kapsar. Devlet içerisinde nesnelleştirilmiş iktidarın, bireyin öznel iradesinde topraklanması gerçekleştirilir; onun toplamından da halkın iradesi meydana gelmektedir. Gerçi bu durum iktidarın yo- ğunlaşmasına ve “nüfuz altına alınmış yaşam sahasının” genişlemesi- ne neden olan bir eğilimi doğurmaktadır. Yalnız etkisi aynı zamanda nev-i şahsına münhasır bir şekilde mutedilleştirilmektedir. Demokrasi böylelikle diğer devlet şekillerine nazaran ihtilallere karşı daha direnç- lidir ve “hükümetin kan akıtılmadan seçimler vasıtasıyla değişebilme- sinin” koşullarını sağlamaktadır. 86 Görüldüğü gibi demokrasi de anayasa yoluyla meşrulaşmaktadır. Devlet iktidarı ve yürürlükteki hukuk artık değiştirilemez olarak ev- velden saptanmış, yani ilahi olarak yasalaştırılmış görülmüyorsa; akıl mahkemesinde, somut olarak bireylerin özgürlük talepleri karşısın- da, rasyonel olarak meşrulaştırılma ihtiyacı duyar. İşte anayasalar bu görevi yerine getirmektedir. Belirledikleri, anayasal bir devlette önsel olarak meşrulaştırılır. Devlet iktidarının meşrulaştırılması işlevi, her normatif anayasada kendine özgüdür. Devlet iktidarının meşrulaştı- rılması, anayasa ile sonuca ulaşır. Bunun dışında bir meşrulaştırma artık gerekli değildir. Modern devlette anayasa, meşruluk sorununun yapı taşını teşkil etmektedir. Siyasi nizamın meşruluğuna ilişkin soru, pozitif hukuka göre kendine atıfla anayasayı işaret etmektedir. 87 Ana- yasalar hukuk normları olup sadece, bağlayıcı olmayan programlar, devletin amaçlarının tespiti, simgeler ya da taahhütler değildir. Nor- mun muhataplarına yönelik bağlayıcı bir yürürlük ve teminatların gü- venirliliğini hedeflemektedir. “Topluluğun temel düzenlemesi olarak” anayasa, hukukun siyasi üstünlüğünü güçlendirmektedir. Halkın yap- 86 Horn, a.g.e., s. 777-778. 87 Depenheuer, a.g.e., s. 555-556.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1