Türkiye Barolar Birliği Dergisi 140.Sayı

36 Modern Hukukun Belirlenmesi Serüveni Üzerine Bir Deneme tığı anayasa, kişisel meşruluğu olan egemenliğin öznel keyfiliğinden, kendi yaptığı yasalar uyarınca halkın nesnel, öngörülebilir ve denetle- nebilir egemenliğine geçişi ifade etmektedir. Yetki kullanımı, verase- te, dini hakikatlere ya da siyasi zorunluluklara değil, sadece hukuka dayalı olduğunda meşrudur. Anayasa sadece hukuku meşrulaştırma- maktadır, her şeyden önce kendisi de pozitif bir normdur. 88 Şu halde anayasa ile beraber pozitif hukuk ve halk egemenliği, siyasi keyfiliğin ve hükümdarın egemenliğinin yerine geçmektedir. Devletin bütünlüğü artık hükümdar ile değil, anayasa ile temsil edil- mektedir. Otokrasilerde hukuk olağan veya otokratın ilan edilmiş ira- desidir. Modern demokrasilerde ise hukuk toplumların temsilcileri tarafından, yani bir meclis iradesi tarafından ihdas olunur. 89 Ancak de- mokratik hukuk devletine varma tırmanışında meclis iradesi de bir ra basamaktır. Zira hukuk bilişsel bir devrim sonucunda genel ilkelerini geliştirmiştir. “Büyülü parşömen” anayasa, devlet teşkilatını meydana getirmekte ve devleti hukuki anlamda bir devlete dönüştürmektedir. Hukukun düzeninin belirlediği, sadece, hukuk mantığında devletin ne olduğudur. Yasa olarak anayasa devletin bütünlüğünü gerçekleş- tirmekte ve sembolize etmekte; ancak devlet ile özdeş hale gelmemek- tedir. Aksine devlet olmak, hukukun temeli ve güvencesi olmaktır. 90 Öte yandan çoğulcu demokrasi de anayasacılığın beraberinde ge- tirdiği değerler dizisinden biridir. İktidarı sınırlandırmak ve hak ve özgürlükleri güvenceye bağlamak hedefini kendisine koyan anayasa- cılık iktidar karşısında irade sorununu çoğulcu demokrasi ile aşmakta- dır. Çoğulcu demokrasiyi tam zıttı yönde Machiavelli’nin ifadelerinde bulmak mümkündür. Ona göre nasıl göründüğünüzü herkes görür, ama çok az kişi gerçekte nasıl olduğunuzu bilir ve o az sayıdaki kişi, arkalarında devletin desteği olan çoğunluğun görüşüne karşı çıkma- ya cesaret edemez ve insanların, özellikle de başvurulacak bir mahke- menin olmadığı prenslerin eylemlerine gelince önemli olan sonuçtur. Yani bir prens iktidarı ele geçirecek ve koruyacak şekilde bulunmalı- dır; başvurduğu yöntemler daima onurlu sayılacak ve herkes tarafın- dan övülecektir, çünkü sıradan insanlar daima bir şeyin görüntüsüne 88 Depenheuer, a.g.e., s. 561-562. 89 Bernard Crick, Democracy, Oxfrod University Press, New York 2002, 97. 90 Depenheuer, a.g.e., s. 565.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1