Türkiye Barolar Birliği Dergisi 140.Sayı

403 TBB Dergisi 2019 (140) Özgür OĞUZ bir kazanın iş kazası sayılabilmesi için olayla sigortalının zarar gör- mesi arasında uygun neden-sonuç bağının gerçekleşmesi gerekir. Yani ortaya çıkan olayın nitelik itibariyle “sosyal sigorta olayı” olması ve bu olayın sigortalıyı zarara uğratması gereklidir. Sigortalının geçirdiği kaza ile karşılaşılan sonuç arasında illiyet bağı bulunmadığından kaza, iş kazası olarak nitelendirilmeyecektir. Ayrıca doktrinde genel kabul edilen görüşe göre, sigortalı işverenin emir ve talimatı altında bulunduğu sırada bir kazaya uğramışsa illiyet bağının bulunduğu kabul edilmektedir. 30 Yargıtay da kaza ile sonuç arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığını dikkatlice incelemek- tedir. 31 ilgili sair mevzuat hükümleri dikkate alınmak suretiyle bu konuda uzman bir bi- lirkişi kurulu aracılığıyla inceleme yaptırılıp sonucu uyarınca bir karar vermekten ibarettir. Bu yönde bir araştırma ve inceleme yapılmadan olayın sadece iş kazası sayılmasına dayanılarak hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.” Y 9 HD 04.06.1991 T, 7487/9304. 30 Güzel, A./ Okur, A./ Caniklioğlu, N. (2016), s. 347; Sözer, A. (2015), s. 333; Tun- cay, C./ Ekmekçi, Ö. (2017), s. 396. 31 “… Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 21.08.1989 tarihinden itibaren da- valı şirkette çalıştığı, kaza olayının 21.05.1994 tarihinde davacı işçinin fabrika iş sahası içerisinde çöp vagonuna üstten çöp dökerken ızgara demirinin sağ ayağına düşerek yaralanması şeklinde oluştuğunun iddia edildiği, olay günü itibariyle dü- zenlenmiş kaza bildirim kâğıdının bulunmadığı, 23.06.1994 tarihli vizite kâğıdının iş kazası olduğu iddia edilen olayla ilgili olmadığı, davacının iş kazası nedeniyle Tokat Devlet Hastanesi ve SSK Tokat Hastanesi›nde yatış ve tedavisinin olmadı- ğının bildirildiği, dinlenen tanıkların olay günü birlikte çöp vagonu üstünde çöp dökerlerken davacının ızgara demiri üzerine dizleri üstüne düştüğünü, çalışma- ya devam ettiğini 2-3 ay sonra da bu olay nedeniyle hastaneye gittiğini belirt- tikleri, davacının maluliyetiyle ilgi olarak S.S.K Yüksek Sağlık Kurulu 24.05.2005 tarihli cevabında davacının iş kazası geçirdiğini iddia etmesi halinde, 506 sayılı Kanun’un 109. maddesi prosedürünü işletmesi gerekip tıbbi belgelerle kendile- rine başvurmasının önerildiği, SSK’nın 16.06.2005 tarihinde iş kazasının sabit ol- ması halinde maluliyet oranının belirleneceğinin bildirildiği, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nun 21.08.2006 tarihli kararında davacının olay tarihi itibariyle düzenlenmiş tıbbi belgeleri olmadığından mevcut arızası ile olay arasında illiyet bağı kurulamadığı olay tarihli belgelerin teminen gönderilmesi halinde görüş be- lirtileceği, 05.02.1998 tarihli SSK müfettişi raporunda olayın iş kazası sayılması için hastane heyet raporu veya yargı kararının bulunması gerektiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda iş kazası olduğu iddia olunan olay ile davacıdaki mevcut arıza arasındaki illiyet bağı bulunduğu ispat edilemediği gibi dosyadaki mevcut delillerde illiyet bağının varlığını ortaya koyacak nitelikte değildir. Mah- kemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.” HGK 14.10.2009 T, 21-400/432.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1