Türkiye Barolar Birliği Dergisi 140.Sayı

420 İş Kazası ve Meslek Hastalıklarında Kurumun İşverene Rücu Hakkı si geçen maddeye göre ileriki yıllarda gelirlerde meydana gelen artış- ların kurumca işverenden istenemeyeceği belirtilmişti. 87 5510 sayılı Kanun’un 21. maddesine göre, “ Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ilerde yapılması gere- ken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlar- la sınırlı olmak üzere işverene ödettirilir.” İlk peşin sermaye değeri, gelir veya aylığın başlangıç tarihinde yürürlükte olan peşin sermaye değeri tablolarına göre belirlenecektir (SSİY md.46/1). 88 Sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanan gelirin başladığı tarih- teki ilk peşin sermaye değerine Kurum tarafından yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler eklenir. İşveren bu yöntemle belirlenen tutardan kusuru oranıyla sorumlu olur. Yargıtay kararlarına göre iş- verenin kusuru ile hem iş mahkemesinde hem de ceza mahkemesinde dava açılabilir. Fakat ceza mahkemesince belirlenen işverenin kusur oranı, iş mahkemesini bağlamazken, 89 kesinleşmiş tazminat davasında hükme esas alınan kusur raporu kurum tarafından açılan rücu dava- sında bağlayıcıdır. 90 ve Uygulamadan Örnekler”, Sicil İş Hukuku Dergisi , S. 7, Y. 2007, s. 95; Anayasa Mahkemesi 506 sayılı Kanun’un 26. maddesinin iptali için yapılan her başvuruda “gelirlerde ileriki meydana gelecek artışların Kurum tarafından işverenden ta- lep edilmesi hakkı, maddenin lafzından anlaşılamaz “ denilmesi rağmen Yargı- tay içtihatları yönünde uygulama istikrar kazanmıştır. AYM 26. maddenin iptali kararını verene kadar da uygulamada Kurum gelirlerde meydana gelen artışları işverenden talep etmiştir. Fakat bu durum uygulamada birçok eleştiriyi de bera- berinde getirmiştir. Ergin’e göre, AYM kararına rağmen Yargıtay devleti koru- ma bilinci ile işverene, yasaya aykırı olduğu halde tekrar tekrar rücu edilmesine imkân veren kararlar vererek, işverenler aleyhine haksız sonuç doğmasına sebep olmuş ve adil yargılanma prensiplerine aykırı davranmıştır. Özellikle TİSK’in gö- rüşü meselenin önemini kavramak için irdelenmelidir. TİSK’e göre, “ Gelirlerde meydana gelen artışların istenmesi adil değildir ve işverenler açısından mükerrer ödeme oluşturmaktadır. Bu durum yüzünden işçi ile işveren ilişkilerinde denge bozulmakta ve işyerlerinin iflası veya yeni iş yerleri açılmaması gibi sonuçlara neden olmaktadır.” 87 Tuncay/Ekmekçi, (2016), s. 411; Turan, (2007), s. 162; Tozan, (2007), s. 177; AYM, 23.05.1972 T, E.1992/3, K.1994/3; 23.11.2006 T, E.2003/10, K. 2006/106. 88 Aslanköylü, (2015), s. 1411. 89 Y HGK, 23.01.1985 T, 10-372/21; 10 HD, 11.11.1985 T,5681/6101. 90 Y 10 HD, 1951/2877 sayılı ve 27.04.1999 tarihli Kararı.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1