Türkiye Barolar Birliği Dergisi 140.Sayı
58 Kabahatler Kanunu’nun Genel Hükümleri lenmeyip, idare tarafından belirlenmesine bırakılan hükümler “beyaz hüküm” veya “çerçeve kanun” olarak adlandırılmaktadır. 95 Türk hu- kukunun kabahatlere ilişkin beyaz hüküm düzenlemesine izin verdi- ği 96 ve beyaz hükümde konulan boşluğun idari işlem ile doldurulaca- ğı ifade edilebilir. 97 Dolayısıyla ilk fıkranın iki imkândan bahsettiğini söylemek yerinde olacaktır. Bu doğrultuda kabahatler, kanunlarda tanımlanabilir veya genel düzenleyici işlemler ile düzenlenebilir. 98 Bu bağlamda kabahatler hukukunun ceza hukuku kadar “sert ve ta- vizsiz” olmadığını 99 ve yumuşatıldığını, 100 dolayısıyla Kabahatler Kanunu’nda esnek bir düzenlemenin kabul edildiğini söylemek ye- rinde olacaktır. 101 Bu husus, değişen ve gelişen ihtiyaçlar ve her fiilin tek tek meclis tarafından belirlenmesi gerekliliğinin meclisin iş yüküne yapacağı etki göz önünde tutulduğunda yerinde bir düzenleme olarak nitelendirilmiştir. 102 Belirtmek gerekir ki, kabahat teşkil eden fiillerin genel düzenleyici işlem ile belirlenmesi keyfiliğe yol açacak şekilde yo- rumlanmamalıdır. Danıştay da yakın tarihli bir kararında “eylem ile uygulanan idarî yaptırım örtüşmeli ve muhatabına kanunda karşılığı olmayan veya eylem ile örtüşmeyen bir idarî yaptırım uygulanmama- lıdır” diyerek bu durumu yinelemiştir. 103 95 Özgenç, s. 110. 96 Özgenç, s. 122; Kaşka, s. 197. 97 Öztekin Tosun, “Yürütme Organlarının Koyduğu Kaidelere Aykırılıkların Ceza- landırılması”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, 1962, C. 28, S. 2, s. 362. 98 Kaşka, maddede belirtilen “kanun”un hem maddi hem de şekli anlamda kanun olduğunu ifade etmektedir; fakat yasama organı tarafından kabul edilen kanunla- rın kastedilmiş olduğunu belirtmektedir. Bkz. Kaşka, s. 200-201. 99 Otacı ve Keskin, s.27. Taviz verilebileceğinin öngörüldüğü değerlendirmesi için benzer şekilde bkz. Murat Ekinci, s. 27. Kanunilik ilkesinin ceza hukukundaki ka- dar sert olmadığı değerlendirmesi için bkz. Oğurlu, s.58. Kanunilik ilkesinin ceza hukukundaki kadar “açık ve keskin” olmadığına ilişkin bkz. Erdoğan, s. 29. 100 Tan, s. 318; Çağlayan, İdari Yaptırımlar Hukuku, s. 41. 101 Kangal, s. 46. Meran, s. 17; İnan ve Demir, s. 18; Yalçın, s. 53; Yılmaz, s. 370. Bahti- yar, idarenin kanuniliğinin daha geniş bir yaklaşıma sahip olduğunu belirtmiştir. Bahtiyar Akyılmaz, “Anayasal Esaslar Çerçevesinde Kamu Personeli Disiplin Hu- kuku ve Uygulamadaki Sorunlar”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi , 2002, C. 6, S. 1-2, s. 241; TBMM, Madde 4 Gerekçesi. 102 Murat Ekinci, s. 30. Ulusoy, özellikle bağımsız idari otoritelerin verdikleri ceza- lar açısından kanun çerçevesinin genel olması gerektiğini belirtmektedir; nitekim bağımsız idari otoritelerin görev ve yetki alanları kanunlarda belirlenmiştir ve bu belirlemeler de otoritelerin tesis edebilecekleri yaptırımların sınırını oluşturur. Ulusoy, s. 86-87. 103 Danıştay 13. Daire, E. 2010/2160, K. 2016/4316, T. 22.12.2016.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1