Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı

124 Modern Devlet ve Uyuşturucu ABD Örneği Üzerinden Bir İnceleme batağından çekip çıkarmaktı. Burada Ölçülülük Hareketinin ve alkol yasaklarının sanayileşmekte olan İngiltere’de (ve Amerika’da) disip- linli işçilere olan ihtiyaçtan mı kaynaklandığına ilişkin olarak, neden- sonuç ilişkisine dayalı bir yargıya ulaşacak kadar elimizde veri bu- lunmamakta. Fakat şunu söyleyebiliriz ki orijinal amaç kesinlikle bu değildi. 57 Kanaatimce daha sonra, özellikle sanayileşmenin hızlanma- sıyla birlikte, ayık ve disiplinli bir işçi sınıfına sahip olma da pekâlâ Öl- çülülük Hareketinin esaslı amaçlarından birisi haline gelmiş olabilir. Nitekim bu dönemde paralı sınıf tarafından aylak görünümlü işçi sı- nıfının düzene sokulmasına yönelik çabaların olduğu biliniyor. Bunun ötesinde, Methodist alt sınıfların kendilerine yönelik olarak ciddi ve aklı başında olmaya yönelik çabaları oldukça iyi bir şekilde kayıt altına alınmıştır. Bu ise aşağı sınıflar arasında dahi kronik içki müptelalığının bir günah olmaktan çok, hastalık olarak görülmeye başlandığını gös- termektedir. 58 Ölçülülük Hareketi alkol tüketimine karşı ortaya çıkmış olsa da, teşvik ettiği değerler açısından uyuşturucu kullanımına dair on dokuzuncu yüzyıl sonu ve yirminci yüzyıl başındaki politik/kültü- rel vasatın oluşumuna da katkıda bulunduğu açıktır. Yine bu dönemde, ABD’nin birçok yerinde ve İngiltere’de alkol yasaklarının gündeme geldiğini görüyoruz. Bu noktada artık söz ko- nusu olan negatif bir tavırla duygu ve tutkuların bastırılması değildi. Toplumsal açıdan bundan çok ama çok daha önemli ve köklü bir de- ğişiklik meydana gelmişti. Ayıklık ve ölçülülük pozitif değerler olarak kabul görmeye başlamıştı. 59 Düşünceme göre, bu durum ilgili değer- lerin geçmişte o toplumda yer etmediği anlamına gelmemektedir. M. Weber’in de ortaya koyduğu gibi 60 tutumluluk ve çalışmanın bir er- dem olarak görüldüğü Protestan ahlakında bu erdemlerle ölçülülük ve ayıklık değerleri arasında organik bağ olduğuna ilişkin bir kuşku olmamak gerekir. Kanımca artık burada söz konusu olan dine dayalı olmayan seküler bir dünyadır ve onun değer anlayışında bahse konu değerlerin merkezi bir önem kazanmasıdır. Kötülük artık bizim dışı- mızdaki ruhani, şeytani, mistik güçlerin işi değildir. O doğrudan bi- 57 Peter Ferentzy, “Foucault and Addiction” s. 186. 58 Ibid s. 186-187. 59 P. Ferentzy, “Foucault and Addiction” , s. 187. 60 Bu konuda bkz. Max Weber, Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu, Bilgesu Ya- yıncılık, İstanbul, 2011.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1