Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı

143 TBB Dergisi 2019 (141) Sezgin Seymen ÇEBİ olduğunu söyledi. Sinir ve akıl hastalıkları uzmanı olan Kindred, bu sonuca bulgular yanında kişisel deneyimlerini de resmi kayıtlara gi- ren Lawrence Kolb ile yaptığı görüşmeler sonucunda vardığını belirtti. Yine Kindred’a göre psikopatik bir doğaya sahip olmayan üst sınıflara mensup kişiler de vardı. Bu kişiler, yasal kapatılma zorunluluğu yoksa kanuni sürecin aleniyetine maruz kalmaksızın, kamusal kurumların dı- şında uygun bir tıbbi tedavi görmeliydiler. Rahatlıkla görüleceği üzere, bu yaklaşımda tam anlamıyla bir çifte standart vardı: Üst sınıflara men- sup bağımlılar için özel bakım ve tedavi önerilirken, diğerleri için aleni bir kamusal kapatılma dayatılıyordu. 108 Psikolojik yaklaşımlar 1920’lerde ortaya çıktığında Harrison Yasası’nın da etkisiyle oluşan cezai yaklaşım sorgulanmaya başlamış- tı. Sorunun aynı zamanda tıbbi olduğu ve bir tedavi sürecine gerek duyulduğu artık ifade ediliyordu. Nihayet, 1929 tarihli Narkotik Çift- lik Yasası (The Narcotics Farm Act) uyuşturucu kullanıcılarının kapa- tılıp tedavi edilecekleri kurumların oluşturulmasını yasal bir düzene bağladı. Yasaya göre, bu kurumlar uyuşturucu bağımlılarını rehabili- te edecek, sağlıklarına kavuşturacak ve kendi kendilerine yetmelerini sağlayacak bir eğitimden geçecekleri şekilde tasarlanacaktı. Bu yerler aynı zamanda araştırma laboratuvarları, tedavi merkezleri ve ceza ku- rumları olarak işlev görmeye başladı. Kimilerine göre bu yolla hem bağımlı kişi tedavi edilmiş olacak, hem de bu kişiler toplumdan ayrılıp bir kuruma kapatıldıklarından kamunun güvenliği de sağlanacaktı. 109 1928 yılında gazeteci Winifred Black, Narkotik Çiftlik Yasası’na destek için Uyuşturucu, Yaşayan Ölünün Hikâyesi adlı bir makale yayın- ladı. Black makalede uyuşturucu bağımlısının bir hastalık kariyerine sahip olduğunu vurguluyor ve bu hastalığın çiçek hastalığından daha kötü, cüzam hastalığından daha feci olduğundan bahsediyordu. Ve tıpkı bir cüzamlı gibi uyuşturucu bağımlısının da tecrit edilmesini öne- riyordu. Bir kuşak önce uyuşturucu bağımlıları uysal, ayrık ve ağırlıklı olarak kadın iken böylesi bir öneri düşünülemezdi bile. Fakat bağımlı popülasyonunun değişen niteliği halkı korkutarak bağımlılara yönelik daha kısıtlayıcı tedbirlerin alınmasını mümkün kılıyordu. 110 108 Ibid s. 138-139. 109 Ghatak ,“The Opium Wars”, s. 50. 110 D. Courtwright, Dark Paradise, s. 140.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1