Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı

167 TBB Dergisi 2019 (141) Hasan ELMALICA daşları hakkında yabancı bir devlet mahkemesince verilip kat’ileşen ve resmen Türkiye hükümetine bildirilen mahkûmiyet hükümlerinin adli sicile geçirileceği hüküm altına alınmıştır. Bu kanunu kaldıran 1990 tarih ve 3682 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 21 4. maddesinin (C) bendinde de önceki düzenlemeyle paralel bir hükme yer verilmiştir. Buna göre yabancı ülke mahkemelerince verilip, kesinleşen ve Türk Hükümeti’ne bildirilen; Türk kanunlarına göre suç sayılan fiillerden dolayı, Türk vatandaşları hakkında tesis olunan kararlar adli sicile geçirilecektir. Benzer nitelikteki bu düzenlemelere karşın 4664 sayılı Kanun’un 4. maddesinde düzenlenen “yabancı bir devlet tarafından Tür- kiye Hükümetine resmen bildirilen mahkûmiyet hükümlerinin aynen adli sicil dairesine tevdi olunacağı” şeklindeki bir hükme 3682 sayılı Kanun’da yer verilmemiştir. Her iki kanunda, yabancı mahkemelerce verilen mahkûmiyet hükümlerinin adlî sicile kaydedilmesi için yukarıda ifade ettiğimiz şartların denetiminin kim tarafından, nasıl yapılacağına ilişkin bir hükme de yer verilmemiştir. 22 Bu nedenle şartları taşıyan bir yabancı mahkûmiyet hükmünün adlî sicile kaydı için bir mahkeme kararına ihtiyaç duyulmamıştır. Bu denetimin adlî sicil yetkililerince yapılaca- ğı kabul edilmiş ve uygulama da bu yönde gerçekleşmiştir. Bu yönde bir uygulamanın gelişmesinde yabancı devlet tarafından bildirilen mahkûmiyet hükümlerinin aynen adli sicil dairesine tevdi olunacağı şeklindeki 4664 sayılı Kanun’un 4. maddesinin etkili olduğu kanaatin- deyiz. 2005 tarih ve 5352 sayılı Kanun, yabancı mahkemelerce verilen mahkûmiyet kararlarının adlî sicile kaydı bakımından kanun koyu- cunun mülga kanunlardan farklı bir usul benimsediğini açıkça gös- termektedir. 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun “Adli Sicil Kayıtlarının Tutulması” başlıklı 2. maddesinde, hakkında yabancı ülke mahkeme- leri tarafından verilip kesinleşmiş ve Türk Hukukuna göre tanınan mahkûmiyet kararı bulunan Türk vatandaşlarının adli sicil bilgileri- nin merkezi adli sicilde tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Bu hüküm önceki Kanunlardan farklı olarak ilk kez “tanıma” kavramına yer ve- 21 RG, 29.11.1990/20710 22 Bıyıklı, s. 443, dn. 11.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1