Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı
18 İnancını Açıklamama Hakkı Açısından Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartlarındaki Din Hanesi Sinan Işık kararı, Mahkeme’nin, inancını açıklamamayı, inanç öz- gürlüğünün negatif boyutu kapsamında yer alan ve forum internumun parçasını oluşturan bir hak olarak nitelendirmesi açısından önem taşır. Fakat bunun dışında kararda önemli bir ayrıntı yer almaktadır. Mah- keme, “Sözleşme’nin 9. maddesini din ya da inancın açıklanmasını sağlayacak her türlü zorlamaya izin verecek şekilde yorumlamanın, söz konusu özgürlüğün güvence altına almayı amaçladığı öze zarar vere- ceğini” ifade etmiştir. 25 Her türlü zorlamanın Sözleşme kapsamında koruma görmeyeceği tespiti, bireyin inancını yetkili otoriterle paylaş- masını öngören ve bu yükümlülüğü hukuki yaptırım ile desteklemesi nedeniyle kaçınılmaz olarak zorlama teşkil eden bazı düzenlemelerin İHAS kapsamında meşru görülebileceği anlamına gelmektedir. Nite- kim İHAM; gerek yukarıda değinilen Dimitras ve diğerleri, gerekse aşağıda değerlendirilecek olan Wasmuth davalarında, bu tespiti doğ- rulayan bir şekilde, bireyin inancını açıklamasını gerektiren bazı uygu- lamaları -tek başına- 9. maddenin ihlali olarak değerlendirmemiş, bu uygulamalar açısından ölçülülük denetimi yapmıştır. Mahkeme’nin bu olaylarda ölçülülük denetimi yapması, bir hak olarak inancını açık- lamamanın sınırlandırılabilir olduğunu kabul etmesi anlamına gel- mektedir. Bu yaklaşım, Sözleşme’de sınırlandırması için herhangi bir meşru ölçüt öngörülmemiş olan forum internuma , Mahkeme tarafından sınırlandırma ölçütleri getirilmesi sonucunu doğurmaktadır. 2. İnancını Açıklamaya Doğrudan ve Dolaylı Olarak Zorlama Arasındaki Ayrım İHAM’ın içtihatları bir bütün olarak değerlendirildiğinde inancını açıklamama hakkına yönelik müdahaleler açısından, doğrudan ve do- laylı zorlamalar şeklinde kavramsallaştırılabilecek bir ayrımın kabul edildiği söylenebilir. Nüfus cüzdanlarındaki din hanesi ve karnelerde- ki din dersi bölümlerine dair kararlarında Mahkeme’nin ortaya koy- duğu üzere; herhangi bir nedenle bireyi inancını açıklamaya zorlamak ya da bireyin inancının, damgalanma veya ayrımcılık riski doğuracak şekilde açığa vurulmasını sağlayan düzenleme ya da işlemlerle açık- lanmasına yol açmak, doğrudan zorlamadır ve bu zorlama tek başına inanç özgürlüğünün ihlalini oluşturur. Diğer bir deyişle doğrudan zorlamayı hiçbir gerekçe ya da amaç meşrulaştıramaz. 25 Ibid, § 42.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1