Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı
173 TBB Dergisi 2019 (141) Hasan ELMALICA aşamada olduğunun öğrenilebilmesi gerekir. Bildirim fişinde bu hususlara yer verilmediği için uygulamada ihtiyaç olan hallerde adli yardımlaşma yoluyla gerekli bilgi ve belgeler talep edilerek her somut olayda ayrı çözüm yolları aranmaktadır. Uygulamada, yabancı ilamlarda hükmolunan hapis cezaları ba- kımından kesinleşme tarihi üzerine hapis cezasının miktarı kadar süre eklenerek bulunacak tarih adli sicile yerine getirme tarihi olarak kaydedilmektedir. Dolayısıyla yabancı ülkeden bildirilen kararda ön- görülen ceza süresi henüz tamamlanmamış (tamamen infaz edilme- miş) ise Türk makamları yabancı ülkeden cezanın ne kadarının infaz edildiği veya infaza başlanıp başlanmadığı konusunda bilgi ve belge talep etme durumuyla karşı karşıya kalmaktadır. Eğer infaz tamam- lanmamış ise buna dair bildirime müteakiben infazın devri kurumu gündeme gelecektir. Ancak kesinleşme tarihine ek olarak kararda ön- görülen süre geçirilmişse infazın tamamlandığı varsayılarak herhangi bir araştırma yoluna gidilmeyecektir. Ancak bu usul pratik görünse de her zaman adaletli sonuçlar vermeyebilir. Zira kişinin cezası kesinleş- mişse de kesinleşmeden önce gözaltında veya tutuklulukta geçirilen süreler infaz aşamasında cezadan mahsup edileceğinden kesinleşme tarihine ek olarak ceza süresinin eklenip bunun yerine getirme tari- hi olarak kabul edilmesi doğru sonuçlar vermeyecektir. Yine kişinin, ceza infaz edilmeden bulunduğu ülkeden ayrılması durumunda doğ- rudan kesinleşme tarihinin sonuna ceza süresinin eklenmesi ve bu- nun, yerine getirme tarihi olarak kabul edilmesi işlediği suç nedeniyle herhangi bir yaptırımla karşı karşıya kalmayan kimselerin toplum içe- risinde özgürce dolaşmasına imkân tanıyacaktır. Bu nedenle bahsedi- len sorunların önüne geçilebilmesi adına kesinleşme şerhine müteaki- ben cezanın infazına başlanıp başlanmadığı yahut infazın devam edip etmediği veya infazın ne zaman tamamlanacağı konularının açık bir şekilde bildirme konu edilmesi gerekir. Türkiye’nin tarafı olduğu ikili veya çok taraflı anlaşmalarda bu belgelerin istenmesine dair bir hüküm olmadığından mevcut sorunun çözümünün nasıl sağlanacağının belirlenmesi gerekmektedir. Bu ko- nuda ya adli sicil kayıtlarını paylaşılmasına dair bahsedilen hususları içeren ikili veya çok taraflı anlaşmalar akdedilmeli yahut uygulama içerisinde bu soruna çözüm önerileri getirilmelidir. İkili veya çok taraf- lı anlaşmalar akdedilmesinin belli bir zaman gerektirmesi ve mevzu-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1