Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı

19 TBB Dergisi 2019 (141) Berke ÖZENÇ Dolaylı zorlamalar ise, devletin genel nitelikli yasaları ve uygu- lamalarından muafiyet hakkının bireylere tanındığı durumlarda, bu hakkın kullanımı sırasında ortaya çıkmaktadır. Öncelikle vurgu- lanması gereken, dolaylı zorlamaların, hâlihazırda tanınmış olan bir muafiyet hakkının kullanımıyla ilgili olmasıdır. Genel nitelikteki bir düzenlemeden inanç temelli muafiyet taleplerinin idari otoriteler tara- fından reddedilmesi halinde, bu durumun Sözleşme’nin 9. maddesi- nin ihlaline yol açıp açmadığı farklı bir hukuki sorun ortaya çıkarır. Bu kısımda incelenen dolaylı zorlama örneklerinde ise bireyler, zorunlu din dersi ya da dini yemin açısından kendilerine tanınmış muafiyet hakkını kullanabilmek için inançlarını yetkili otoritelerle paylaşmak zorunda kalmaktadır. Bireyin inancını bu şekilde açıklamak zorunda kalması durumunda, inanca dair paylaşılan bu bilginin, muafiyetten yararlanılmasını sağlamak amacıyla sınırlı olarak kullanılması ve bu amaç dışında ilgisiz kurumlara ya da her hâlükârda kamuya açılma- ması önem taşır. Eğer inanca dair bilgi genel olarak idari otoritelere ya da kamuya açık hale gelirse, artık doğrudan zorlama söz konusu olur ve Sözleşme’nin 9. maddesine aykırı bir durum ortaya çıkar. Nite- kim Mahkeme, Saniewski kararındaki yorumunu değiştirdiği Grzelak kararında, öğrencinin karnesinin, din dersine katılmadığı anlaşılacak şekilde düzenlenmiş olmasının tam da bu nedenle Sözleşmeye aykırı olduğu sonucuna varmıştır. Mahkeme Grzelak kararında, Saniewski kararındaki yaklaşımını değiştirerek, çoğunluğu Katolik olan Polonya’nın bu özel durumuna işaret etmiş 26 ve başvurucunun karnesinde din dersinin boş bırakıl- mış olmasının neden olabileceği potansiyel ayrımcılık risklerine dik- kat çekmiştir. Mahkeme’ye göre, “başvurucunun tüm eğitim sürecini kapsayan karnelerinde yer alan din/ahlak başlıklı derse ait bir başarı notu bulunmaması, … haksız bir damgalama biçimi oluşturur.” 27 Ger- çekten de başvurucu, zorunlu din dersinden muafiyet hakkını kullan- ması durumunda karnesine işlenen bilgiler nedeniyle, sahip olduğu inancı ya da bir inanca sahip olmadığını, özel ve devlet kurumlarıyla hayatı boyunca paylaşmak zorunda kalmaktadır. Nüfus cüzdanında din hanesinin yer almasına benzer şekilde, bireyin inancının kamusal 26 İHAM, Grzelak v. Polonya, No. 7710/02, 15 Haziran 2010, § 95. 27 Ibid, § 99.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1