Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı

203 TBB Dergisi 2019 (141) Tayfun GÜN fecilik suçuyla ilgili müsadere hükümlerinin uygulanacağı kısım ko- nusunda ise doktrinde görüş birliği bulunmamaktadır. Müsadereyle ilgili bu tartışmaların temelinde, ödünç para alanın tefecilik suçu kar- şısındaki konumu bulunmaktadır. Doktrinde tefecilik suçunun mağ- durunun kim olduğu konusunda görüş birliği olmayıp, suçun mağ- durunun ödünç para alan kişi mi yahut Maliye Hazinesi’nin uğradığı vergi kaybı nedeniyle toplummu olduğu kabulüne göre farklı görüşler ileri sürülmektedir. Bu kapsamda, tefecilik suçu açısından müsadere hükümlerinin uygulanmasına ilişkin ileri sürülen bir görüşe göre, ödünç para alanın mağdur kişi olduğu ön kabulüyle öncelikle mağdur kişinin yüksek faiz nedeniyle uğradığı zararı karşılanmalı, söz konu- su ödünç para yasal şekilde alınmış olsaydı ödenmesi gereken miktar ise müsadereye tabi tutulmalıdır. Mahkeme tarafından bu uygulama yapılırken, TCK m. 55 gereği kazanç müsaderesine ilişkin hükümler doğrultusunda bir karar verilmelidir. 77 Bir diğer görüşe göre, ödünç konusu olan anapara müsadere edilmelidir. Failin yüksek faiz nede- niyle elde ettiği kazanç ise, TCK m. 55/1 gereği mağdura iade edile- mediği durumlarda müsadere olunmalıdır. 78 Bir başka görüşe göre, tefecilik suçu sonucunda elde edilen kazanç müsadere edilmeli, ancak ödünç konusu anaparanın müsaderesine karar verilmemelidir. 79 Kanaatimizce, tefecilik suçu işlendiğinde müsadere edilmesi ge- reken miktar, anapara ve ödünç para verilmesi sonucunda elde edilen 77 Meran, (2013), 43. 78 Parlar, (2015), 24; Giyik, (2014), 160. 79 İnci, (2014), 206-208; Akkaya, (2013), 119-120. Yazarlar aynı sonuca farklı gerekçe- lerle varmaktadır. İnci’ye göre, para eşya sayılamayacağından tefecilik suçunda eşya müsaderesine ilişkin hükümler uygulanamaz. Yine, anapara suç işlenmeden önce de mevcut olduğundan ve suç sonucunda elde edilmediğinden anapara hak- kında kazanç müsaderesine ilişkin hükümler de uygulanamaz. Ayrıca, faile adli para cezası verilmiş olduğu için anaparanın müsaderesine karar verilmesi orantı- lılık ilkesine de aykırı olacaktır. Akkaya’ya göre, kazanç müsaderesini düzenleyen m. 55 gerekçesinde yer alan: “maddede, suç işlemek yoluyla kazanç elde edilmesi- ni engelleyecek etkin bir yaptırım olarak kazanç müsaderesine ilişkin düzenleme yapılmıştır. Bu düzenleme ile güdülen temel amaç, suç işlemek yoluyla kazanç elde edilmesinin önüne geçilmesidir. Bu nedenle yeni hükümde kazanç müsade- resi kapsamlı bir şekilde düzenlenmiş ve suç işlemek suretiyle veya suç işlemek dolayısıyla elde edilen ekonomik kazançların müsaderesi olanaklı hale getirilmiş- tir” şeklindeki ifade karşısında yalnızca faiz gelirinin müsaderesine hükmedilme- lidir. Aksi halde, kanunun temel mantığına aykırı davranılmış olacağı gibi kıya- sen uygulama da söz konusu olacaktır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1