Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı

215 TBB Dergisi 2019 (141) Recep KAHRAMAN İcbar etmeye bağlı olarak kamu görevlisi, bireyin iradesini ve mal- varlığını gaspetmektedir. Mağdurun psikolojik durumunu etkilemek- tedir. Manevi şiddet olan icbarın etkili olmasının sebebi bireyin hak- sızlığa uğrama korkusudur. 18 Bireyin hakkı olanı elde edememe ya da geç elde etme korkusu birey iradesinin etkilenmesinin temel sebebidir. Bu sebeple irtikâp suçunda icbarın hedefi bireyin meşru hakkıdır. Di- ğer ifadeyle görevin gereklerine uygun davranmak için irtikâp suçu işlenebilir. Görevin gereklerine aykırı ya da meşru olmayan bir işin yapılmasının karşılığında menfaat sağlanması irtikâp suçunu oluştur- mayıp anlaşma varsa rüşvet suçu oluşmaktadır. 19 Örneğin suç işleyen kişiyi serbest bırakmanın karşılığında ya da kaçak elektrik kullanan kişiye ceza kesilmemesinin karşılığında menfaat talep edilmesi irtikâp suçunu oluşturmaz. Sayılan durumlarda menfaat sağlamadığı takdir- de bireyin meşru hakkını kaybetme korkusu bulunmadığı için “men- faat sağlamak zorunda kaldım” savunması tutarlı olmaz ve örtülü rüş- vet anlaşmasının yapıldığı kabul edilir. 20 sınırının belirlenebilmesi mümkündür. Şöyle ki icbarın maddi cebir ya da tehdit boyutunda olmaması gerekir. Diğer ifadeyle icbarın sadece manevi cebiri içerme- si gerekir. Tehditle manevi cebirin karıştırılma ihtimali vardır. Tehdit ile birlikte kişinin malına, canına, bedenine, ırzına yönelik bir kötülüğün gerçekleştirileceği ifade edilmektedir. Oysa haksız menfaat sağlanmadığı takdirde bireyin haklı işi- nin görülmeyeceği korkusu manevi cebir olarak kabul edilmelidir. Erem, s. 15; Benzer görüş için ayrıca bkz. Carboni, s. 29; Yargıtay da benzer görüşü savun- maktadır. “İcbar sözcüğünün sözlük anlamı, “zor, zorlayış, bir işi yaptırmak için zora başvurmak” şeklindedir. İcbar kelimesi manevi cebir anlamındadır. Cebir unsuru manevi tazyikle gerçekleşecektir. Mağdurda meydana getirilen korku- nun etkisi altında suçun işlenmesi halinde icbar gerçekleşmiş sayılacaktır”. (CGK. 30.03.2010, 2009/5-167, 2010/70). 18 Gürelli, s. 80. 19 Aksi düşünce için bkz. Özen, s . 66; Tezcan/Erdem/Önok, s. 1006. 20 Antolisei, s. 788; Benzer görüş için ayrıca bkz. Manzini, s. 215; Özgenç, İrtikâp, Rüşvet ve Görevi Kötüye Kullanma Suçları, s. 36; Hafızoğulları/Özen, s. 82; Gü- relli, s. 105; Yargıtay çoğu kararında irtikâp suçunda bireyin meşru zeminde ol- masını aramıştır. Yargıtay’a göre kamu görevlisinin haksız tutum ve davranışları nedeniyle zorunluluktan kaynaklı olarak kamu görevlisine menfaat sağlanmaz menfaat sağlanmak zorunda kalınır. (5.CD. 14.11.1991, 4222/4990). “Rüşvet suçu 5237 sayılı TCK’nın suç tarihinde yürürlükte bulunan 252. maddesine göre kamu görevlisinin görevlerinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapma- ması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıyla oluşur. Her iki tarafın da gayrimeşru zemin içinde bulunmaları gerekir. Taraflar arasında ser- best irade ile yapılan anlaşmanın vuku bulduğu anda rüşvet suçu meydana gelir. Cebri irtikâp suçu ise kamu görevlisinin sıfat ve görevini kötüye kullanarak kişiyi tazyik etmesi ile başlayıp bu sıkıştırma karşısında mağdurun da memurun haksız işlemlerini önlemek zorunluluğunu duyarak ona menfaat temin ve vaat etmesi

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1