Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı
345 TBB Dergisi 2019 (141) M. Tarık GÜLERYÜZ / Ayça ZORLUOĞLU YILMAZ Alman hukukunda sıklıkla alıntılan Monaco Prensesi Caroline -I 88 davasında Alman Federal Mahkemesi manevi tazminatın önleme dü- şüncesi de değerlendirilerek takdir edilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Karardaki “önleme” vurgusunun “cezalandırma” olarak anlaşılması gerektiği ifade edilmiştir. 89 Ancak bahse konu karardaki vurgunun cezalandırma olarak kabulü mümkün olmamalıdır. Zira miktar bura- da niteliksel bir ögeye değil miktara yani niceliksel bir ögeye vurgu yapmaktadır. Oysa açıklandığı üzere manevi tazminatta miktar önem- li değildir. Zira zarar görenin uğradığı elem ve acının ölçülmesi yani tazminat miktarının hesaplanması zaten mümkün değildir. Bundan dolayıdır ki, maddi tazminat hesaplanırken manevi tazminat takdir edilir. Karayalçın’ın görüşüne 90 göre manevi tazminatın somut olayın koşullarına göre özellikle kişilik hakkının korunması gereken hallerde zararın gerçekleştirilmesini önleme ve ileride de meydana gelmemesi için caydırma fonksiyonuna sahip olmalıdır. Buna göre, kişilik hakla- rına karşı gerçekleştirilen ihlallerde tazminat miktarı caydırıcı olması için yüksek bir meblağ olarak belirlenebilir. B. İş Kanunundan Kaynaklan Tazminatlar Türk hukukunda zarar = tazminat önermesine ilişkin en çok is- tisnanın bulunduğu alan kuşkusuz iş hukukudur. Zarar az aşağıda incelenecek tazminat türlerinin hareket noktası zarar değildir. Bu an- lamda, İş Kanunu’nda yer alan çok sayıda düzenlemenin cezalandırıcı tazminat ile işlevi bakımından mukayesesi mümkündür. 4857 sayılı İş Kanunu md. 17 f. 6 hükmüne göre; “…18, 19, 20 ve 21 inci maddesi hükümlerinin uygulanmasına engel olmaz. 18 inci mad- denin birinci fıkrası uyarınca bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci madde- lerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bil- dirim süresinin üç katı tutarında tazminat ödenir. Fesih için bildirim şartına da uyulmaması ayrıca dördüncü fıkra uyarınca tazminat öden- mesini gerektirir”. Anılan hüküm uyarınca iş güvencesine tabi olma- 88 BGHZ 128, 1 (1). 89 Behr, s. 136; Koziol/Wilcox, s. 286. 90 Ayrıntılı bilgi için bkz. Karayalçın , s. 262 vd. Manevi tazminatın caydırıcı olması gerektiği ancak bir ceza niteliği de taşımadığı hususunda bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2004/13-291, K. 2004/370, T. 23.6.2004 sayılı kararı
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1