Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı
365 TBB Dergisi 2019 (141) Hasibe Sena AKKIŞLA la birlikte aslî müteselsil borçlu sıfatına sahip olmasıdır. 1 Bu durum alacaklıyı korumakta olduğu söylenebilir, şöyle ki; alacaklı, bir mal- varlığı hakkı olarak sahip olduğu, lehine doğmuş bulunan edimin ifa- sına yönelik talep hakkını o ana kadar tek bir borçluya karşı ileri süre- bilecekken, borca katılmanın sonucunda, borçlu sıfatını kaybetmeyen ilk borçluya ek olarak, aynı edimin ifasını talep edebileceği yeni bir borçlu elde etmektedir. Söz konusu borca katılmanın 2 gerçekleşmesin- den önce, kaynağı ne olursa olsun alacaklı ile borçlu taraf arasındaki hukukî ilişkiye tamamen yabancı olan üçüncü kişi ise, borca katılmak suretiyle alacaklı ile bir hukuki ilişki meydana getirdiği andan itibaren, ilk borçlunun yanında ikinci bir borçlu olarak ve asıl borçlu sıfatını ka- zanarak, yükümlü olunan edimin sorumluluğunu taşır. Böylece, borca katılan ilk borçlunun edimiyle aynı içeriğe sahip bulunan bir edimi, alacaklıya karşı ifa etmeyi taahhüt etmiş, bir başka deyişle, borçlunun edimini kendi edimi haline getirmiş bulunmaktadır. Borca katılma için doktrinde de tanımlamalar yapılmıştır bunların en yaygın ve genel tanımlaması ise Kılıçoğlu 3 tarafından yapılmıştır, şöyle ki; “mevcut bir borç ilişkisinde borçlu olmayan bir üçüncü kişiyi, alacaklı ile yapacağı anlaşma ile borçlu ya da borçlular yanında asıl borçtan müteselsilen sorumlu hale getiren bir sözleşmedir”. 1 Haluk Tandoğan, Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, Cilt II, İstanbul 1989, s. 702; Haluk Tandoğan, Garanti Mukavelesi, Ankara 1959, s. 36 ; Turgut Akıntürk, Müteselsil Borçluluk, Ankara 1971, s. 74; Seza Reisoğlu, Türk Hukukunda ve Ban- kacılık Uygulamasında Kefalet, Ankara 1992, s. 67; Turgut Akıntürk/Derya Ateş Karaman, Borçlar Hukuku, Beta Yayıncılık İstanbul 2012, s.53 vd., Kenan Tunço- mağ, Türk Borçlar Hukuku, Cilt 1 Genel Hükümler, 6. Bası, İstanbul 1976, s. 1038; Murat Canyürek, Müteselsil Borçlulukta İç ve Dış İlişkiler, İstanbul 2003, s. 20; Burak Özen, Kefalet Sözleşmesi, İstanbul 2008, s. 7, vd. ; Hüseyin Murat Develi- oğlu, İsviçre Federal Mahkemesi’nin 23 Eylül 2003 tarihli Kararı Işığında Kefalet Sözleşmesi - Borca Katılma Ayrımı, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, sayı 2004/1, Prof. Dr. Erden Kuntalp’e Armağan’dan Ayrı Bası, s.293-322, İstanbul 2006, s. 300; M.Kemal Oğuzman/Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Vedat Yayıncılık, C. 2, İstanbul 2013, s. 843. 2 Borca katılma halinde, borca katılan kişi asıl borçlu hâline gelmekte, alacaklı ile arasındaki hukuki ilişki sebebiyle başından beri borçlu olan kişi ise, bu sıfatını kaybetmemektedir. Bu sebeple, borca katılmanın gerçekleşmesinden önce tek başına borçlu olan bu kişi için, borca katılmanın gerçekleşmesinden itibaren “ilk borçlu”, borca katılmak suretiyle borçlu sıfatını kazanan içinse “borca katılan” ifadelerini kullanmak uygun düşmekte ve doktrinde de bu terimler tercih edil- mektedir. Bkz. Develioğlu, s. 300; Özen, s. 8 vd.. 3 M.Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Turan Kitapevi, Ankara 2011, s. 818 vd.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1