Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı
373 TBB Dergisi 2019 (141) Hasibe Sena AKKIŞLA kümlülüğünde olacağından ötürü var olan geçersizlik durumları bor- ca katılma sözleşmesini de kendiliğinden geçersiz kılmaktadır. B. BORCA KATILMA SÖZLEŞMESİNİN KURULMASI VE GEÇERLİLİK ŞARTLARI 1. Borca Katılma Sözleşmesinin Kurulması Borca katılma sözleşmesi, borç ilişkisine yabancı olan üçüncü kişi- nin (borca katılanın) alacaklıyla akdettiği ve alacaklıya karşı bağımsız borçlu sıfatını kazanarak, borcun ifasından ilk borçluyla birlikte mü- teselsilen sorumlu olduğu sözleşmedir. Bu durumda taraflar arasında uyumlu beyan açıklamaları gözetilmek zorundadır. Bu sözleşmede, borca katılan alacaklıya ilk borçlunun edimi ile aynı edimi ifa etme taahhüdü altına girmektedir. Bu sebeple, borca katılanın borcunun konusu, ilk borçlunun alacaklıya karşı ifa etmekle yükümlü olduğu edimin, borca katılan tarafından da ifa edilmesi taahhüdünü taşımak- tadır. Bu anlamda, borca katılma kefalet sözleşmesinin aksine, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın tazminini değil, borçlu ile aynı edimi ifa taahhüdünü içerir. Bu edim çoğunlukla para borcu olmakla birlikte, böyle bir zorunluluk söz konusu bulunmayıp, ilk borçlunun her türlü edimi için borca katılma sözleşmesi akdetmek mümkündür. Bu konudaki tek sınırlama, borçlunun ediminin şahsi edim olmayıp, üçüncü kişi tarafından da ifa edilebilen bir edim olması gereğidir. 24 Borca katılanın alacaklıya yaptığı irade beyanıyla, borçlunun bor- cundan kendisinin de sorumlu olmak istediğini belirtmesi, borca katıl- ma sözleşmesinin kurulması için alacaklıya karşı yapılmış bir icaptır. Borçlunun yaptığı icabın içeriğinden ve yapılma tarzından, iyi niyet- li bir muhatabın, hukuken bağlanma iradesi taşıyan ciddi bir icabın yapıldığı sonucu çıkarılabilmelidir. Borca katılanın alacaklıya yaptığı icaba karşılık, kural olarak alacaklının kabul beyanında bulunması gereklidir. Bununla birlikte, borca katılanın icabı üzerine alacaklının kabul beyanında bulunmadığı hallerde, borca katılma sözleşmesinin kurulmuş olup, olmadığı sorunu gündeme gelebilir. Bilindiği üzere, susma ilke olarak bir irade beyanı olarak yorumlanamaz. Bu sebep- le kendisine icapta bulunulan kişinin susması, kural olarak bir kabul 24 Altay, s. 77 vd..
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1