Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı
39 TBB Dergisi 2019 (141) Berke ÖZENÇ inancını açıklamaya zorlanamayacağına dair emredici Anayasa nor- mu ve bu normun olağanüstü hal için dahi geçerli olduğuna dair vur- gu karşısında, inancını açıklamama hakkının mutlaklığı Türkiye’deki anayasal düzenin bir parçası olarak kendini gösterir. İHAM’ın kimlik kartlarında din hanesinin varlığına dair yerle- şik içtihadındaki bir diğer vurgu, kişinin sahip olduğu inancın bu tür bir belgeye işlenmesinin, ilgili kişiler açısından gerek idari otoriteler- le gerekse mesleki kariyerlerindeki muhataplarıyla olan ilişkilerinde ayrımcı uygulamalara maruz kalma riski doğurmasıdır. Kimlik kart- larının üzerinde din bilgisinin görünür olarak yer almaması bu riski ortadan kaldırmamaktadır. Bireyin inancına dair bilgiye erişim konu- sunda, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun “kanunda öngörülen hal” ibaresi ile yasama organına adeta sınırsız bir yetki alanı tanıdı- ğı, yasama organının da bu yetkiyi, Anayasa’nın, inanç özgürlüğünü ve hakların sınırlandırma rejimini düzenleyen maddelerini göz ardı eden bir şekilde kullandığı gözlemlenmektedir. Bu doğrultuda Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda, ilgili memurların yanı sıra farklı alanlarda çalışan personele Kimlik Paylaşım Sistemi aracılığıyla söz konusu bil- gilere ulaşım imkânı tanınması dikkat çeker. Bireyin bir veri olarak kayıt altına alınan inancına erişim yetkisine sahip kişi ve kurumlara dair kanunlarda herhangi bir sınırlamanın öngörülmemesi, “ilgili ki- şiler” grubunun genişleme potansiyeline dair herhangi bir öngörüyü de olanaksız kılmaktadır. Gerek inanca dair bilgiye erişim yetkisine sahip kişi ve kurumların belirsizliğinin, gerekse inanca dair bilginin kullanılabileceği alanların geniş kapsamının, ayrımcı pratiklere yol aç- ması kaçınılmazdır. Nitekim İHAS’a ve Anayasa’ya aykırı olarak bire- yin inancının kimlik kartları aracılığıyla açıklanmaya zorlanması süre- cinde dahi, belirli inançlara kimlik kartlarında yer verilmekten imtina edilmesi, inanç temelli ayrımcılığın bir risk değil, hâlihazırda bir vaka olduğunu ortaya koyar. 75 75 Yakın tarihli bir çalışmada; Alevilik, Yehova Şahitliği, Protestanlık, Bahailik, Ateizm ve Agnostizm inançlarının nüfus cüzdanlarına yazdırılması taleplerinin reddedildiği, buna karşın İslam, Hıristiyan, Musevi, Hinduizm, Konfüçyanizm, Teoizm, Zerdüşt ve Budizm inançlarının nüfus cüzdanlarına yazdırılabildiği tes- pit edilmiştir. Bkz. Tolga Şirin, Erkan Duymaz, Deniz Yıldız , Türkiye’de Din ve Vicdan Özgürlüğü: Sorunlar, Tespitler ve Çözüm Önerileri, Türkiye Barolar Birli- ği Yayınları, 2016, s. 30-31.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1