Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı

388 Borca Katılma Sözleşmesi bep tanımı gereği ne de mantıken mümkün değildir. Zira her borcun hukuki sebebi, o borcu doğuran hukuki işleme ve o borcu meydana getiren tarafların izledikleri amaca göre belirlenir. Borca katılanın, borç altına girme amacı, alacaklıdan bir karşı ala- cak hakkı elde etmek değildir ve kural olarak kefalet ve garanti sözleş- mesi gibi tek taraflı bir sözleşme olan borca katılmada, borca katılan alacaklıdan bir karşı alacak hakkı elde etmez. Bu sebeple, borca katıl- ma sözleşmesinde borca katılanın alacaklıya, edimi talep yönünde bir alacak hakkı kazandırmasının hukuki sebebi, ilk borcun hukuki sebebi olmayıp, amacı bakımında taraflarca, üzerinde anlaşılan teminat sebe- bidir. Günümüzde borca katılma sözleşmesi şahsi bir teminat olarak görülür. Borca katılma sözleşmesinin hukuki sebebinin teminat olarak ka- bulünü zorunlu kılan gerekçelerden biri de, bir hukuki işlemin huku- ki sebebinin, ona uygulanacak hukuk kurallarını belirlemesidir. 61 Bir teminat sözleşmesi olarak kabul edilen borca katılma sözleşmesinde borca katılanın borcunun hukuki sebebi, satım sözleşmesinden doğan bir alacak sebebi olarak belirlendiğinde, borcun kaynağı olan satım hü- kümlerinin borca katılma sözleşmesinde uygulanması gibi hukuken doğru olmayan bir sonuçla karşılaşılacaktır. Oysaki doktrinde atipik bir teminat sözleşmesi niteliğinden kuşku duyulmayan borca katılma sözleşmesine, taraflarca düzenlenmeyen konularda bir kanun hükmü bulunmadığı için yukarıda incelenmiş olduğu gibi, atipik sözleşmeler- de benimsediğimiz hâkimin hukuk yaratması ve burada da öncelikle kıyasa başvurması söz konusu olmakta ve niteliği uygun düştüğü öl- çüde kefalet sözleşmesine ait hükümlerin borca katılma sözleşmesi- ne uygulanacağı doktrinde 62 kabul edilmektedir. Aksi takdirde, borca katılmadan doğan borcun sebebi, ilk borç gibi satım sözleşmesinden doğan alacak sebebi olarak kabul edildiğinde, alacaklıya teminat sağ- lamak amacıyla yapılan ve borca katılanın hiçbir karşı alacak elde et- mediği tek tarafa borç yükleyen borca katılma sözleşmesine, bu sözleş- meden doğan borcun kaynağı olarak gösterilen ve ilk borcun kaynağı olan satım hukuku hükümleri uygulanacaktır. Ancak bu sonuç hakka- niyete ve hukuk tekniğine ters düşebilir. 61 Rona Serozan, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, İstanbul 2004, s. 248. 62 Tunçomağ, s. 1038; Oğuzman/Öz, s. 844; Serozan, Medeni Hukuk, s. 248

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1