Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı
390 Borca Katılma Sözleşmesi tan kurtarmasıdır. Gerek kanun hükmünde, gerekse tanımda yer alan unsurların içinde, müteselsil borçların aynı hukuki sebepten doğmuş olmaları bir unsur olarak yer almamaktadır. Müteselsil borcun ayırıcı unsuru, alacaklının edimi bir defa elde etmek üzere, borçluların diledi- ğinden ifayı talep edebilmesidir. Borçların borca katılmada olduğu gibi farklı hukuki sebepten doğmuş olmaları hâlinde, borçlular TBK m.162 öngörüldüğü gibi alacaklıya karşı müteselsil borçlu olduklarını açıkça beyan etmişseler ya da zımnî irade beyanlarından, özellikle de yapılan işlemin amacından (borca katılmada, borcu üstlenmedeki teminat ver- me amacında olduğu gibi) müteselsil borç altına girme iradeleri anla- şılıyorsa, müteselsil borçluluk olduğu söylenebilir. Nitekim TBK m.162 hükmü de, müteselsil borçluluğu doğuran zorunlu unsurun, birden fazla borçlunun alacaklıya karşı müteselsil borçlu olduklarını beyan etmeleri olduğunu ifade etmekte ve başka bir şart aramamaktadır. Bu da, sözleşmeden müteselsil borçlulukta kanunun aradığı asıl unsurun, borç altına giren kişilerde müteselsil borçlu olma iradesinin varlığı ve alacaklının da bunu kabul etmesi olduğunu göstermektedir. Burada sonradan teselsüle yol açan borca katılma sözleşmesi açı- sından farklı bir durumun varlığını kabul etmek gerekir. Borçluların aynı sözleşmede, birlikte borç altına girmeleri halinde, aynı sözleşme- de birden fazla borçludan her bir edimin ayrı ayrı kümülâtif olarak ifa talep edilmemesi için, sözleşmeden teselsülün anlaşılması gerekir Bu da, sözleşmenin aynı tarafını teşkil eden müteselsil borçluların her iki- sinde de teselsül iradesinin varlığı anlamına gelmektedir. Bu durum- dan farklı olarak borca katılma sözleşmesi, alacaklıyla yapılan ayrı bir sözleşmeden doğduğundan, bu müteselsil borçluluk iradesi, alacak- lıyla borca katılma sözleşmesini akdeden borca katılanda aranacaktır. Zira borca katılan, ilk borca ek olarak bir edimi ikinci defa ifa etmek iradesine sahip olmamakta ve böyle bir yükümlülük altına girmemek- te, aksine kendisinin veya ilk borçlunun ifada bulunmasının borcu sona erdirmesi amacıyla borç üstlenmektedir. Alacaklı da bunu kabul ederek borca katılma sözleşmesini akdetmektedir. Borca katılma söz- leşmesinin sonucunda müteselsil borçluluğun meydana gelmesi için, ilk borçlunun onayı gerekmemektedir 65 . Esasen buradaki müteselsil borç iradesi, borca katılanın veya ilk borçlunun edimi ifa etmesi ha- linde, diğer borçlunun da borçtan kurtulacağı yönündeki anlaşmadır. 65 Akıntürk, s. 115.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1