Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı

40 İnancını Açıklamama Hakkı Açısından Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartlarındaki Din Hanesi Sonuç İnancını açıklamama hakkı, inanç özgürlüğünün özünde yer alan öğelerden biridir ve bu niteliğiyle dokunulmaz niteliktedir. Bu hakkın önemi, otoriter ve özellikle de totaliter rejim deneyimleri ışığında daha kolay kavranabilir. Bireylerin düşünce ve inançlarını açıkladıkları için baskıya maruz kalmaları bu rejimlerin önemli bir özelliğini oluştur- makla birlikte, rejimlerin ayırt edici yanlarından biri olarak, bireylerin inanç ve düşüncelerini açıklamaya zorlanması ön plana çıkar. Bu zor- lamalar, özellikle rejimin desteklediği inanç ve düşüncelerin bireyler tarafından benimsendiğinin açıklanmasına yönelik olarak gerçekleşti- rilir. Böylelikle aslında farklı inanç ve düşüncelere sahip bireylerin de bu rejimleri ya da rejimlerin desteklediği inanç ve düşünce sistemlerini görünüşte de olsa onaylaması sağlanır. Rejimin ve toplumun belirli bir çoğunluğu tarafından desteklenen inanç ya da düşüncelerin baskı ve etkisi karşısında, farklı inanç ve düşünceye sahip bireyler ya rejimin doğrularını kabul ederek kanaatlerini bu yönde açıklamak zorunda kalır ve özerk bir birey olma vasfını yitirir ya da kanaatlerini açıkla- maz veya doğru bir şekilde açıklar, bu defa da ayrımcı uygulamalara maruz kalır. Bu ikinci olasılığın gerçekleşmesi durumunda rejimin ve toplumun doğrularını tekrarlamayan ya da bu doğrulara aykırı kana- atleri dile getiren bireyler, toplumsal dışlama ya da ceza yargılaması süreçlerine maruz kalabilir. Bu anlamda bireyin inanç ve düşüncesini açıklamaya zorlanması, inanç ve düşüncesinden dolayı cezalandırıl- ması sürecinin adeta ilk aşamasıdır. Bu tehlikeler karşısında, 1982 Anayasası’nda, gerek inanç, gerekse düşünce özgürlüğü açısından bireylerin kanaatlerini hiçbir sebep ve amaçla açıklanmaya zorlanmayacaklarının güvence altına alınması ve olağanüstü hallerde dokunulamayacak çekirdek hak kategorisi kapsa- mında tanımlanması önemli hukuki kazanımlar olarak dikkat çeker. Bu hukuki duruma rağmen, AYM’nin bireylerin inançlarının aile kü- tükleri ve nüfus cüzdanlarına işlenmesini zorunlu kılan düzenlemeleri bireyin inancını açıklamama hakkına bir müdahale olarak değerlen- dirmemesi her şeyden önce Anayasa’nın lafzına aykırıdır. AYM’nin nüfus cüzdanlarında yer alan din hanesi bağlamında tes- pit etmekten imtina ettiği hukuka aykırılığı, İHAM inanç özgürlüğünün negatif boyutuna atıfla Sinan Işık kararında ortaya koymuştur. Fakat İHAM’ın kararından bu güne Türkiye’de bireyleri inançlarını açıklama- ya zorlayan din hanesi uygulamasına son verilmemiş, uygulamaya ko-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1