Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı

392 Borca Katılma Sözleşmesi ca katılandan talep etme hak ve yetkisine sahiptir. Ayrıca borçlunun, borca katılma anında alacaklıya karşı sahip olduğu her türlü itiraz ve savunmalar borca katılan tarafından da aynen kullanılabilmektedir. Borca katılmada katılanın sorumlu olacağı borcun kapsamı, borcun katılma anındaki durumuna göre belirlenir. Başka bir ifadeyle borca katılan, sadece borcun katılma anındaki durumu ile alacaklıya karşı sorumlu olur. 68 Borca katılma sözleşmesi tanımı gereği kural olarak bir tarafa borç yükleyen sözleşmedir. Alacaklı, borca katılanın ilk borçlunun edimini üstlenmesine karşılık bir edim yükümlülüğü altına girmez. Hatta, ke- falet sözleşmesi ile borca katılma sözleşmesinin ayırt edilmesi için sık- ça başvurulan bir kriter olarak, borca katılanın alacaklının ilk borçluya ifa edilecek edimde doğrudan bir ekonomik menfaatinin bulunduğu hallerde dahi, bu menfaat alacaklının borca katılma sözleşmesinde üstlendiği bir edim niteliğine sahip olmadığından, bu sözleşmeyi tam iki tarafa borç yükleyen sözleşme hâline getirmemektedir. Bu bağlam- da belirtmemiz gerekir ki, kefalet sözleşmesinde, alacaklı kefil olunan borcu teminat altına alan taşınır veya taşınmaz rehini gibi başka bir te- minatı kefilin zararına elden çıkarmamakla ve teminatın değerini dü- şürmemekle yükümlüdür, aksi takdirde kefile karşı sorumlu olur, bu sorumluluk kefilin sorumluluğunun azalması şeklinde ortaya çıkar. Ancak bu durum kefalet sözleşmesini eksik iki tarafa borç yükleyen sözleşme hâline getirmez. Borca katılma sözleşmesinin tek tarafa borç yükleyen bir sözleş- me olmasının önemli bir sonucu, borcun ifa edilmemesi halinde borca katılanın bu sözleşmeden bir fayda sağlamaması sebebiyle sorumlu- luğunun takdire açık olması gerekecektir. Fakat, yine borca katılma- nın sözleşmenin varlığı konusunda doktrinde önemli bir kriter olarak başvurulan borca katılanın bu sözleşmeyi yapmakta bir menfaati bu- lunmakta ise, TBK 114 hükmü uygulanmayacaktır. Bu menfaat, bah- sedilen kritere uygun olarak alacaklının ilk borçluya ifa edeceği edime ilişkin doğrudan ekonomik bir menfaat şeklinde mevcut olabileceği ihtimalinden bahsedilmesi gerekir. 69 68 Kılıç, s.60; Altay, s.96. 69 Özen, s. 91-95; Tandoğan, Borçlar Hukuku, II, s. 694.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1