Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı
404 Borca Katılma Sözleşmesi Buna göre, borca katılan ile ilk borçlu arasında müteselsil borçlu- luk ilişkisi söz konusu olduğundan her biri borcun tamamından so- rumludur. Ancak iç ilişkide borca katılan ve ilk borçlu sorumluluğu paylaşırlar ve kural olarak her biri alacaklıya yapılan ifadan eşit payla sorumlu olurlar. Alacaklıya karşı, iç ilişkide sorumlu olduğu miktarı aşan bir ifada bulunan borca katılan, ödediği fazla miktar için ilk borç- luya rücu edebilecektir. 95 TBK’nın 168. maddesinde rücu hakkına sahip olan müteselsil borçlunun, ifa ettiği miktar oranında alacaklının haklarına halef ola- cağı düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluk doğuran borca katılmada, alacaklıya ifada bulunan borca katılan da 168. maddede öngörülen ha- lefiyetten yararlanabilecektir. Burada halefiyet hakkı, alacağı güvence altına alan diğer teminat- lardan, ifada bulunan müteselsil borçlu konumundaki borca katılanın yararlanması açısından önem arz etmektedir. Kanuni bir alacak devri şekli olan halefiyet halinde de, alacağın devrinde olduğu gibi (TBK m. 189/I), alacakla birlikte, bu alacağı teminat altına alan fer’i nitelikte- ki kişisel veya ayni teminat hakları da halef olan kişiye intikal eder. Bunun sonucu olarak, ifada bulunan borca katılan, ilk borçluya karşı rücu talebinde bulunabilmesinin yanında, bu alacak fer’i nitelikte ki- şisel veya ayni teminat veren üçüncü kişilere de başvurabilecektir. 96 V. BORCA KATILMA SÖZLEŞMESİNİN BENZER SÖZLEŞMELERDEN AYIRT EDİLMESİ Borca katılmaya ilişkin olarak üzerinde durulması gereken önemli hususlardan biri de, borca katılmanın teminat amacı taşıyan diğer söz- leşmelerden, bu bağlamda özellikle kefalet ve garanti sözleşmesinden farklarının tespit edilmesidir. Bunun yanı sıra borca katılmanın da yer aldığı, TBK’nın “Borç İlişkilerinde Taraf Değişiklikleri” başlıklı beşin- 95 Reisoğlu, Kefalet, s. 110; Tandoğan,, s. 705; Özen, s. 10-15; Oğuzman/Öz, s. 610; Şener, s. 1312-1313. Borca katılma teminat amacıyla değil de, üstlenme amacıyla yapılmışsa, iç ilişkide borca katılan tek başına borcu üstleneceğinden, borca katı- lanın ilk borçluya karşı rücu hakkının bulunmadığı kabul edilmektedir. Böyle bir durumda şayet ilk borçlu alacaklıya ifada bulunmuşsa, borcun tamamı oranında borca katılana rücu edebilecektir 96 Altay, s. 212; A. Mithat Kılıçoğlu, Türk Borçlar Hukukunda Kanuni Halefiyet, An- kara 1979, s. 97-98.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1