Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı

411 TBB Dergisi 2019 (141) Hasibe Sena AKKIŞLA yapılabileceği gibi, bir yükümlülüğün üstlenilmesi amacıyla da yapı- labilir. Teminat amaçlı borca katılmada olduğu gibi, üstlenme amaçlı borca katılmada da, borca katılan ve ilk borçlu alacaklıya karşı müte- selsilen sorumlu olurlar. Borca katılmanın en önemli hüküm ve sonucu, ilk borçlu ile borca katılan arasında müteselsil sorumluluk ilişkisinin ortaya çıkmasıdır. Kanun koyucu, borca katılan ile borçlunun alacaklıya karşı mütesel- silen sorumlu olacaklarını öngörmüştür. Geçerli bir borca katılmadan söz edebilmek için, mevcut geçerli bir borcun varlığı gerekir. Bu itibar- la borca katılmanın kuruluş bakımından fer’i bir nitelik taşıdığı kabul edilmesine rağmen kuruluş bakımından, katılma gerçekleştikten son- ra asıl borçtan bağımsızlaşır. Borca katılma sözleşmesi için, TBK’nın 201. maddesinde herhangi bir şekil şartı öngörülmemiştir. Ancak öğretide hâkim görüş isabetli olarak, gerçek kişilerce teminat amacıyla yapılan borca katılma söz- leşmelerinin, TBK’nın 603. maddesi kapsamında kefalet sözleşmesi hakkında öngörülen şekil kurallarına tabi olduğunu kabul etmekte- dir. Buna karşılık borca katılma teminat amacıyla yapılmadığı hallerde herhangi bir şekil şartına tabi olmayacaktır. TBK’nın 201/I. maddesinde borca katılma sözleşmesinin, ala- caklı ile borca katılan arasında yapılacağı öngörülmüş ise de, Borçlar Hukuku’nda hâkim olan nisbilik ilkesi gereği, ilk borçlunun, alacaklı ile borca katılan arasında yapılan sözleşmeye rıza vermesi gerektiğini kabul etmek yerinde olacaktır. TBK’nın 201/II. maddesi uyarınca, borca katılma, ilk borçlu ile borca katılan arasında müteselsil borçluluk ilişkisi doğurur. Bunun sonucu olarak, alacaklı, borcun tamamının ya da bir kısmının ifasını, dilerse müteselsil borçlulardan birinden, dilerse tamamından talep edebilir. Borca katılma, ilk borçlu ile borca katılan arasında müteselsil sorumluluk doğurduğundan, borca katılma gerçekleştikten sonra ilk borçlu ile alacaklı arasındaki ilişkide ortaya çıkan def’i ve itirazlar mü- teselsil sorumluluğa ilişkin prensipler çerçevesinde ileri sürülebilecek- tir. Bunun dışında ilk borçlu ile alacaklı arasındaki ilişkinden doğan ve borca katılma anında mevcut olan def’i ve itirazlar, katılma yoluyla ortaya çıkan borcun feri’liği sebebiyle ileri sürülebilir. Aralarında mü- teselsil borçluluk ilişkisi bulunan borca katılan ve ilk borçludan her

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1