Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı
435 TBB Dergisi 2019 (141) Gülşah Sinem AYDIN bir borcun varlığından söz edilmelidir. Ancak TBK m. 125/III’de iade bakımından bir düzenleme getirilmemiştir. İşte bu noktada tıpkı TBK m. 136’da olduğu gibi, bu hükümde de borçlandırıcı işlemin (sebebin) sonradan ortadan kalkması hâlinin bulunduğu gözetilerek, sözleşme- den dönme durumunda iade bakımından kıyasen sebepsiz zenginleş- me hükümlerine başvurulması gerekir. 39 Bununla beraber zamanaşımı bakımından, sözleşmeden dönmenin olumsuz zararın tazmini konu- sunda da talep hakkı doğurduğu göz önüne alınarak, farklı sonuçlara yol açmamak için, gerek iade gerekse olumsuz zararın tazmini taleple- ri on yıllık zamanaşımına tâbi tutulmalıdır. Bu doğrultuda çalışma özelinde sebepsiz zenginleşme ile iadesi istenen eşya taşınmaz olduğundan, iade konusunda anlaşılamazsa açılacak olan dava TMK m. 716/I uyarınca tescile zorlama davası- dır. 40 Dolayısıyla sebepsiz zenginleşmeye dayalı talebin nisbî özelliği dikkate alındığında, söz konusu borç ilişkisinin üçüncü kişiler tara- fından ihlâl edilemeyeceği sonucuna varılır. Bu gerekçe ile yüklenici, eğer zenginleşme konusunu oluşturan taşınmaz hâlâ malvarlığında bulunuyorsa aynen; yok eğer daha öncesinde üçüncü kişilere taşınma- zı devretmişse bu defa ikame değer olarak bedelini iade ile yükümlü 39 Bu hususta zilyetliğin iadesine yönelik hükümlere başvurulamayacağı zira bu hükümlerin ancak istihkak davasına veya taşınır davasına ya da kanunun açıkça yollama yaptığı miras hukukuna ilişkin iade hâllerinde uygulanabilir olduğuna ilişkin bkz. Ürem, s. 182; Klasik dönme görüşüne katılmakla birlikte iş sahibinin (arsa malikinin) verdiği arsa payını, aynî taleple ve yükleniciyi haksız zilyetlik hü- kümlerine tâbi tutarak isteyeceği yönünde görüş olarak bkz. Öz, İnşaat, s. 173, s. 176. 40 Aynı yönde Özmen/Ürem, s. 24; Ürem, s. 180; Özmen, TBBD , s. 502, s. 505, s. 509; Arsa maliki ile yüklenici arasındaki sözleşmenin geçmişe etkili olarak sona erdi- rilmesinin alıcı-üçüncü kişilere yapılan devri etkilemeyeceği, bu durumda alıcı- üçüncü kişi aleyhine tapu iptal ve tescil davası açılamayacağı yönünde Emrehan İnal, “Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde ve Kentsel Dönüşüm Uygulama- larında İnşaat Sözleşmelerinin Sözleşmeye Taraf Olmayan Üçüncü Kişilere Etki- si”, İnşaat Hukuku ve Uygulaması (Editörler: Emrehan İnal/Başak Baysal), İstan- bul 2007, (s. 371-393), (İnşaat Hukuku), s. 382; Uygulamada gerek TMK m. 1025’e dayalı açılan tapu sicilinin düzeltilmesi davasının gerekse TMK m. 716’ya dayalı açılan tescile zorlama davasının “tapu iptal davası” adı altında açıldığı görülmek- tedir. Ancak bu iki dava birbirinden gece ile gündüz, akla kara gibi farklılık taşır. Tescile zorlama davası; alacak hakkına dayanır, zamanaşımına tâbidir, şerhi TMK m. 1010/b. 1 uyarınca çekişmeli hakların korunması şerhi niteliğindedir. Oysa tapu sicilinin düzeltilmesi davası; aynî hakka dayanır, hak düşürücü süre ya da zamanaşımına tâbi değildir, şerhi TMK m. 1011/b.1 uyarınca geçici tescil şerhi üst başlığı altında aynî hak iddiasının şerhidir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Özmen/Aydın, s. 185 vd.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1