Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı

445 TBB Dergisi 2019 (141) Gülşah Sinem AYDIN caktır. Bu nedenle kanaatimizce son halefin, arsa malikinin açtığı tapu sicilinin düzeltilmesini davası sonucunda taşınmazın mülkiyetini kay- betmesi bakımından, tek sorumlu olarak yüklenici kabul edilmeli ve mahkeme kararının kesinleşmesinden itibaren iki yıl içinde son halef yükleniciden talepte bulunabilmelidir. Ancak uygulamada yüklenici- nin ödeme gücünden yoksun olduğu durumlarla sıklıkla karşılaşıldığı düşünülürse, bu hâlde alıcı-üçüncü kişi hem elde ettiği bağımsız bölü- mü kaybeder hem de ödemiş olduğu bedele kavuşamayabilir. Dolayı- sıyla bu çözümün çok da elverişli olmadığını, Yargıtay uygulamasında alıcı-üçüncü kişileri koruyacak bir hukukî zeminin sağlanması gerekti- ğini bir kez daha belirtmek isteriz. Akla gelebilecek ikinci imkân, alıcı-üçüncü kişilerin sebepsiz zen- ginleşme taleplerini arsa malikine karşı ileri sürmeleridir. Öğretide bunu mümkün gören görüş mevcuttur. Bu görüşe göre üçüncü kişiler sebepsiz zenginleşme talebini, zenginleşmeleri oranında arsa malikine karşı da ileri sürebilir. Zira çoğu zaman yüklenicinin de arsa malikin- den, o zamana kadar yapmış olduğu inşaat kısmı için bir sebepsiz zen- ginleşme alacağı bulunmaktadır. İşte yüklenicinin üçüncü kişiye yaptı- ğı devir de aslında yüklenicinin arsa malikinden olan alacağının devri niteliğindedir ve bu alacağın kapsamına ortadan kalkması hâlinde ye- rine geçecek sebepsiz zenginleşme alacağı da girer. 68 Bu görüş uyarın- ca inşaatın o ana kadar yapılmış olan kısmı çoğu zaman alıcı-üçüncü kişiler tarafından ödenen bedeller ile finanse edilmiştir. Eş söylemle arsa maliki lehine malvarlığı kayması dolaylı olarak alıcı-üçüncü kişi- nin malvarlığından gerçekleşmektedir. Alıcı-üçüncü kişilerin sayısının çok olması ve zenginleşmelerinin arsa malikinin zenginleşmesinden fazla olması durumunda, zenginleşmenin alıcı-üçüncü kişiler arasında alacakları oranında paylaştırılması gerekir. 69 Kanaatimizce yüklenici ile üçüncü kişi arasında yapılan satış sözleşmesi uyarınca, yüklenici 68 İnal, İnşaat Hukuku, s. 383-384; İnal, Sempozyum, s. 1215; Ayrıca bkz. Erman, Arsa Payı, s. 111-112 dn. 112: “Müteahhit ile üçüncü kişi arasındaki taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, müteahhidin arsa sahibinden sözleşmeye göre talep edebileceği arsa paylarının devrine ilişkin kişisel hakkın temliki olarak kabul edilse dahi, geçmişe etkili fesih sonucu müteahhide herhangi bir arsa payı verilmeyeceğinden sonuç değişmeyecektir. Kanımızca bu durumda, üçüncü kişi, müteahhidin yapmış oldu- ğu işler bakımından daireye isabet eden değeri, bunların temlik kapsamına girdiği kabul edilmek gerektiğinden, arsa sahibinden talep edebilir.” 69 İnal, Sempozyum, s. 1215.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1