Türkiye Barolar Birliği Dergisi 141.Sayı

10 İnancını Açıklamama Hakkı Açısından Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartlarındaki Din Hanesi the inclusion of the religion box on identity cards in Turkey violated the right to freedom of belief, stating that the right not to disclose one’s beliefs was protected by the right to freedom of belief. In this study, first, the development of the ECtHR case law on the right not to disclose one’s belief is examined, after which the decision of the Constitutional Court regarding the religion box on identity cards is discussed. Finally, the new national identity cards that have recently entered into use are assessed in terms of the right not to disclose one’s belief. Within the framework of this assessment, the case law amendment of the Constitutional Court with regard to the principle of secularism and its recent individual application decision on the right not to reveal one’s belief are also discussed. Keywords : The Right not to Disclose One’s Belief, the Constitu- tion of 1982, Religion Box on the Identity Cards, Freedom of Belief, European Convention on Human Rights GİRİŞ Eski adıyla nüfus cüzdanlarındaki, yeni adıyla Türkiye Cumhuri- yeti kimlik kartlarındaki din hanesi, Türkiye’de laiklik ilkesi ve inanç özgürlüğü açısından tartışma yaratan uygulamalardan biridir. Resmi bir dine sahip olmayan laik bir devlette, aile kütüklerinde ve nüfus cüzdanlarında bireylerin inançlarına dair bilgiye yer verilmesi, diğer bir ifadeyle yurttaşların inancının resmi ve kamusal düzlemde ayırt edici bir özellik olarak kabul edilmesi önemli bir çelişki oluşturmak- tadır. Laiklik ilkesinin gereği olarak herhangi bir inanca ayrıcalık tanı- maması ve inançlar karşısında tarafsız olması gereken bir devletin, bi- reylerin inançlarını, daha sonra kullanmak üzere kayıt altına almasını laiklik ilkesiyle bağdaştırmak mümkün gözükmemektedir. Nüfus cüzdanlarında inanca dair bilgilere yer verilmesi, inanç özgürlüğü açısından da esaslı sorunları gündeme getirir. Bireylerin inancını açıklamaya zorlanması ve kayıt altına alınan inanca dair bil- ginin ayrımcılık pratiklerine temel oluşturma tehlikesi bu noktada öne çıkan hususlardır. Fakat Türkiye’de Anayasa Mahkemesi, hem 1961 hem de 1982 Anayasası döneminde gerçekleştirdiği norm denetimle- rinde, söz konusu uygulamaya kaynaklık eden kanuni düzenlemeleri anayasaya uygun bulmuştur. Bununla birlikte, yakın bir tarihte nüfus cüzdanlarında din hanesinin varlığı ve bu hanenin düzenlenmesine dair prosedürün İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nde (İHAS/Söz- leşme) korunan inanç özgürlüğüne aykırılığı, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin (İHAM/Mahkeme) Sinan Işık v. Türkiye kararıyla tes-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1