Türkiye Barolar Birliği Dergisi 142.Sayı

121 TBB Dergisi 2019 (142) Recep DOĞAN kendisiyle ilgili alınacak kararlar üzerinde söz sahibi olacaktır. Çocuk- la ilgili alınacak her kararda, çocuğun yüksek yararına aykırı olmadığı sürece, çocuğun ifade ettiği görüşe çocuğun yaşına ve olgunluğuna bağlı olarak gereken önem verilerek karar alınacaktır. Çocukların kendi iradeleri ile tıbbi tedavi, müdahale veya mua- yeneyi kabul etmeye veya reddetmeye ehil olup olamadıkları ve bu konuda geçerli bir karar alıp alamayacakları hususu ise İngiltere’de aynı zamanda yüksek mahkeme vasfına sahip olan İngiliz Lordlar Ka- marası tarafından Gillick 80 vakası olarak bilinen vakaya ilişkin kararda tartışılmıştır. Karara konu olayda Bayan Gillick, 16 yaşından küçük kızına kendisinin rızası olmadan doğum kontrolünde kullanılan hap için reçete yazan doktorun, reşit olmayan ile cinsel ilişkiye yardım su- çundan yargılanması gerektiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulun- muştur. İngiltere’de cinsel ilişkiye rıza yaşı 16 olup, 16 yaşından küçük bir çocuğa doğum kontrol ilacı yazan doktor hakkında verilen Gillick kararında, İngiltere’nin en yüksek yargı organı olan Lordlar Kamara- sı ( The House of Lord ), çocuğun kendisini ilgilendiren herhangi bir tıb- bi uygulama, muayene veya müdahale ile ilgili olarak, uygulama ve müdahalenin niteliği, sonuçları ve muhtemel yan etkileri konusunda yeterli idrak ve algılama yeteneğine sahip olması halinde, bu tür uygu- lama, muayene ve müdahalelere tek başına rıza gösterebileceğine ve katılabileceğine karar vermiştir. Söz konusu kararda, çocuğun kararı ile ailenin kararının çatışması durumunda, çocuğun menfaatleri göz önünde bulundurularak her olayın somut özelliklerine göre bir karar verilmesi gerektiği, çocuğun yüksek çıkarlarına aykırı olmadığı sürece çocuğun görüşü doğrultusunda işlem yapılabileceği ve bunun da suç teşkil etmediği belirtilmiştir. Lordlar Kamarası bu kararında ayrıca, çocuğun kendisine öneri- len tedavi/müdahale veya muayeneyi tamamıyla anlamasının zorun- lu olduğunu belirtmiş ve çocuğun bu hususta yeterli derecede zekâya ve idrak yeteneğine sahip olup olmadığının ortaya çıkarılmasını sağ- lamak üzere bir testin her vakada uygulanarak bu testin sonuçlarına göre karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Her ne kadar Lordlar Kamarası kararında “önerilen tedaviyi tamamıyla anlamak” deyimin- den ne kastettiğini açıkça belirtmemişse de, karara ilişkin tartışmalar- 80 Gillick v. W Norfolk AHA [1985] 3All ER 402.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1