Türkiye Barolar Birliği Dergisi 142.Sayı

129 TBB Dergisi 2019 (142) Recep DOĞAN rak değerlendirilmesi ve ele alınması gereken bir konudur. Bu bağlam- da, beden muayenesi ve vücuttan örnek alma, ceza muhakemesi dı- şında adli bilimler, kriminoloji, tıp, psikoloji, insan hakları gibi birçok bilim alanının ve disiplininin kapsamına girmektedir. Hal bu olmak birlikte, konuya ilişkin mevzuat incelendiğinde, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun konuyu salt hukuki açıdan irdelediği, Yönetmeliğin ise kanunun kapsamının dışına çıkarak yeni bazı düzenlemeler getirdiği, gerek kanunun gerekse Yönetmeliğin çok disiplinli bir yaklaşım sergi- lemekten uzak olduğu görülmektedir. Gerek beden muayenesi gerekse vücuttan örnek alınması kişinin vücut bütünlüğüne bir müdahale oluşturmakta, kişi ve hak özgürlük- lerine bir sınırlama getirmektedir. Bu nedenle, bu tür müdahalelerin, Anayasanın 13 ve 17’ nci maddesi gereğince kanunla düzenlenmesi ge- rekir. Dolayısıyla kanunda açıkça düzenlenmiş bir hükme dayanılmak- sızın sadece Yönetmelik hükümlerine dayanılarak delil elde edilmesi veya Yönetmelik hükümlerinin kanuna aykırı olması durumunda bu delillerin hukuka uygunluğu tartışmalı hale gelir. Yine yukarda açıklan- dığı üzere, hukuka aykırı yöntemlerle yapılan beden muayenesi veya vücuttan örnek alınması sonucunda elde edilen deliller ise Anayasa’nın 38/6 ve CMK’nın 217/2 maddesine göre kullanılamaz ve ilgililerin ge- nel hükümlere göre tazminat ile sorumlu tutulması sonucunu doğurur. Nihayetinde CMK’nın 289/i maddesi gereğince “hükmün hukuka ay- kırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması” hali, kesin bir hukuka aykırılık hali olarak kabul edilmiş olup mutlak bozma sebebidir. Bu bağlamda, beden muayenesine karar vermeye yetkili makam başta olmak üzere şüpheli veya sanığın dış beden muayenesine iliş- kin usul ve esasların kanunda düzenlenmemesi, Yönetmeliğin 3’üncü maddesinde kanuni kapsamda yer almayan “bedenin tıbbi muayene- si” gibi kavramlara yer verilerek kanuni kapsamın dışına çıkılması, müdahale için “kişinin sağlığına zarar verme tehlikesinin bulunma- ması” şartı kapsamında Yönetmeliğin 4 ve 5’ inci maddelerinde “açık- ça” ibaresine yer verilerek kanuni kapsamın ve sorumluluk alanının daraltılması, temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabile- ceğini öngören ve Anayasanın 13’üncü maddesinde yer alan kanuni- lik ilkesine aykırı bir durum yaratmakta, yasal düzenlemelerdeki bu eksiklikler kişinin vücut bütünlüğünün dokunulmazlığının hukuka aykırı yöntemlerle ihlali şeklinde yorumlanabilmektedir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1