Türkiye Barolar Birliği Dergisi 142.Sayı
158 Karşı Vekâlet Ücretinin Hukuki Niteliği ve Katma Değer Vergisi Karşısında Durumu temlik olduğu ileri sürülebilir. TBK’nın 191/2 maddesi uyarınca ka- nuni temlikte önceki alacaklının garanti yükümlülüğü bulunmaz. Bu nedenle de avukatın temlik eden müvekkilden talep hakkı doğmaz. GV ve KDV bakımından değerlendirildiğinde, dava müvekkilin ticari ve zirai faaliyetiyle ilgili olması durumunda karşı vekâlet ücreti müvekkilin durumuna göre gelir veya kurumlar vergisi bakımından gelir sayılır. Müvekkilin avukata ödeme sırasında da tevkifat yüküm- lülüğü ortaya çıkar. KDV bakımından avukatın ve/veya müvekkilin davayı kaybede- ne bir hizmet sunması söz konusu değildir. Bu nedenle tahsil edilip edilmemesi önemli olmaksızın karşı vekâlet ücreti üzerinden KDV doğmaz. Avukat tarafından müvekkile sunulan bir hizmetin varlığı bir an için kabul edilse bile karşı vekâlet ücreti tahsil edilmediğinde de davaya ilişkin kararın verilmesiyle KDV’nin doğduğunun kabulü ve ilgili dönem KDV’sinin hesaplanarak avukat tarafından beyan edil- mesi gerekecektir. B-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na Göre Karşı Vekâlet Ücreti 84 HMK’m.323’de yargılama giderleri sayma yoluyla belirtilmiş olup (ğ) bendinde “… Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olu- 84 Şimşek, eserinin 559. sayfasında; “karşı vekâlet ücretini davayı kazananın olabil- diğince dava açılmadan önceki eski haline iadesini sağlamak amacı dikkate alın- dığında müvekkile ait olmasını “Ancak bu haklarını gereği gibi kullanabilmele- ri için, dava sonunda haklı çıkan tarafın, diğer yargılama giderlerini geri aldığı gibi, kendisini temsil eden avukatına ödediği avukatlık ücretinin tamamını veya belli bir kısmını geri alabilmesi gerekmektedir. Ödediği avukatlık ücretini geri alamaması halinde ilgili kişi bir tercihte bulunacak ve ya dava açmayacak ya da kendisini avukatla temsil ettirmeyecektir. Kendisine karşı dava açılan kişinin ise böyle bir tercih hakkı da bulunmayıp, kendisini avukatla temsil ettirmek konu- sunda bir karar vermesi gerekecektir. Görüldüğü gibi, yargı organlarınca hük- medilen vekâlet ücretinin tarafa ait olması gerekmektedir. Aksi durum, hak ara- ma özgürlüğüne aykırı olduğu gibi, gerek bir davada haklı çıkan kişinin maddi kayıplarının tam olarak giderilememesi, gerekse haksız çıkan tarafça, aralarında hiçbir ilişki olmadığı halde karşı tarafın avukatına belli bir tutarda para ödemesi nedeniyle, hem davayı kazanan ve hem de kaybedenin mülkiyet hakkının ihlali anlamına gelmektedir.” görüşünü savunmakta ve karşı vekâlet ücretinin avukata ait olmasına dair kuralın (AvK m.164/5) hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği gö- rüşünü desteklemektedir. Karşı taraf aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin hem yargılama gideri olarak kabul edilmesi, hem de bu paranın bu yargılama giderini yapması asla mümkün olmayan avukata ait olduğunun kabul edilmesi büyük bir çelişkidir” görüşünü de ileri sürmektedir. Şimşek, ag.e., s. 559.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1