Türkiye Barolar Birliği Dergisi 142.Sayı
163 TBB Dergisi 2019 (142) Edanur ŞENYÜZ lamalar çerçevesinde karşı vekâlet ücreti konusunda şu belirlemeler yapılabilir. - Karşı vekil ücreti yönünden ilk aşamadaki ilişkinin dava aleyhine sonuçlanan ile müvekkil arasında gerçekleştiği, - İkinci aşamadaki ilişkinin müvekkille avukat arasında doğduğu, - Karşı vekâlet ücretinin davada kendisini vekil ile temsil ettirenin bulunması halinde zorunlu olduğu, - Avukatlık mesleği bakımından AvK’nın özel kanun olduğu, - Mahkemelerce hükmedilen vekâlet ücreti konusundaki özel ka- nunun HMK olduğu, - Mahkemelerce re’sen hükmedilen yargılama giderinin bir parçası bulunduğu, - AvK’daki (m.164) hükmün avukatla ile müvekkil arasındaki iç ilişki bakımından geçerli olduğu, - Mahkemelerce hükmedilen vekâlet ücretinin yargılama giderle- rinden ve tarafların hak ve yükümlülüğünde olduğu, - Karşı vekâlet ücretini dava aleyhine sonuçlanan taraftan avukatın kendi adına hak sahibi sıfatıyla isteyemeyeceği, - Avukatın karşı vekâlet ücretini ancak alacaklı müvekkil adına karşı taraf durumundaki borçludan isteyebileceği, Yukarıdaki tespitler bütünüyle değerlendirildiğinde karşı vekâlet ücretinin karşılığı olan ücretin sunulan hizmetin varlığı veya yokluğu hususunda bir değerlendirme yapılmamıştır. KDV’ye tabi olma ba- kımından böyle bir ilişkinin varlığına ihtiyaç duyulur. Bu da ücretin KDV’ye tabi olup olmadığı açısından belirleme getirmekten uzaktır. Dava aleyhine sonuçlanan taraf ile müvekkil arasında karşı vekâlet ücretini konu alan bir hizmet ilişkisi ortaya konmadıkça KDV’ye tabi tutulamaz. Müvekkil, davayı kaybedenden aldığı karşı vekâlet ücretini avu- kata vermekle yükümlü olan aracı kişi konumundadır. Yine bu du- rumda avukatın karşı vekâlet ücretini önce müvekkili adına ve hesa- bına tahsil etmesi ve daha sonra aynı ücreti müvekkilden tahsil etmesi durumunda müvekkile sunduğu bir hizmet var mıdır sorusunu akla
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1