Türkiye Barolar Birliği Dergisi 142.Sayı
48 Ceza Yargılamasında Devlet Sırrı Üzerine Bir Değerlendirme CMK’nın devlet sırrını düzenleyen 47. ve 125. maddelerinde değişik- liğe gidilmelidir. Bu noktada, karşılaştırmalı ceza yargılaması hukukunda yer alan devlet sırrına ilişkin bazı düzenlemelere bakmak uygun olacaktır. Tek- rardan kaçınmak amacıyla, III. Bölümün A başlığı altında incelediği- miz bu düzenlemeleri burada tekrar belirtmeyeceğiz. Karşılaştırmalı ceza yargılaması hukukuna bakıldığında devlet sırrına yönelik farklı yöntemlerin benimsendiği görülmektedir. Önce- likle, ceza yargılamasında devlet sırrına ulaşılıp ulaşılmaması konu- sunda ilgili Mahkemeye değil de Bakanlığa yetki vermesi nedeniyle PORCMK m. 137/3. düzenlemesini benimsemediğimizi belirtmek is- teriz. Alman ve İngiliz uygulamalarının üzerinde durmak istiyoruz. Alman uygulamasının, devlet sırrı içeren belgeleri mahkeme ile pay- laşmama kararını verme yetkisini ilgili kuruma veya memura verdiği görülmektedir. Bu uygulamanın mülga CMUK m. 88 uygulaması ile benzer olduğu düşünülebilse de arada büyük bir fark vardır. Alman uygulamasında devlet sırrını mahkeme ile paylaşmama kararının “ge- rekçeli” olması gerekmektedir. Alman Yargıtay’ının içtihadı doğrul- tusunda, ilgili mahkeme gerekçeyi yeterli görmezse devlet sırrı içeren delile ulaşabilecektir. İngiliz uygulamasında ise, devlet sırrı içeren bilgileri paylaşmama kararını verme yetkisi idareye verilmemiştir. İdare, yalnızca bu bilgilerin savunmayla paylaşılmamasını gerekçeli bir şekilde mahkemeden talep edebilir. Talep usulen kabul edilebilir bulunursa, mahkeme bu talebin karara bağlanabilmesi için duruşma yapacak ve talep eden ilgili kurum yanında sanık ve müdafisi de söz hakkına sahip olacaktır. Her iki uygulamanın da devlet sırrının paylaşılmaması arzusunun gerekçeli olmasını şart kılması ve bu konudaki son sözü yargıya bırak- ması açılarından yerinde olduğunu söylemek gerekir. İngiliz uygula- masının Alman uygulamasına göre olumlu yanı, idareye yalnızca ilgili mahkemeden talep hakkı tanımasıyla sürecin başından itibaren yargı- yı idarenin önüne geçirmesidir. Olumsuz yanı ise, talebin devlet sırrı kılacaktır.” (AİHM, Feldbrugge/Hollanda, 29.5.1986, A. 99, s. 17, § 44). Bkz. A. Şeref Gözübüyük, Feyyaz Gölcüklü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygu- laması, 13. Ek Protokola Göre Hazırlanıp Genişletilmiş 10. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2013, s. 292.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1