Türkiye Barolar Birliği Dergisi 142.Sayı

52 Ceza Yargılamasında Devlet Sırrı Üzerine Bir Değerlendirme man uygulamalarından esinlenerek sunduğumuz yöntemde olduğu gibi, eğer ulusal güvenlik nedeniyle savunma ile paylaşılmayacaksa o bilgi veya belgenin yargılamada da delil olarak kullanılmamasını ön- gören, böylece savunma ve adil yargılanma haklarına uygun bir yargı- lama süreci için gerektiğinde maddi gerçeğe tam olarak ulaşma ama- cından vazgeçen 128 ve en önemlisi yargılamada devlet sırrına ulaşılıp ulaşılmamasına yargının karar vereceği, kendine özgü itiraz yolu olan bir yöntem benimsenmelidir. Ceza yargılamasında devlet sırrı ile ilgili değinilmesi gereken bir diğer konu, soruşturma evresinde bu bilgi veya belgelerin delil niteli- ğidir. “Türk Ceza Yargılaması Hukukunda Devlet Sırrı” başlığı altında ayrıntılı olarak değindiğimiz üzere, CMK’nın 47. ve 125. maddelerin- de yer alan düzenlemeler, özel olarak Cumhuriyet Savcısı tarafından genel olarak ise soruşturma evresinde devlet sırrı içeren bilgilerle il- gili tanık dinlenmesine, devlet sırrı içeren belgeler ile ilgili arama ve elkoyma koruma tedbirlerine başvurulmasına ve bu belgelerin ince- lenmesine olanak tanımamaktadır. Böylece, Cumhuriyet savcısı devlet sırrı oluşturan bilgi veya belgelere ulaşamayacağından, bunları delil olarak değerlendiremeyecektir. Cumhuriyet Savcısı, elde ettiği “di- ğer” delillerden kamu davası açılması için yeterli şüpheye ulaştıysa, iddianame düzenleyecektir. İddianamenin kabulü durumunda, değer- lendirilmeksizin iddianamede “delil” olarak bahsedilen devlet sırrına ilişkin bilgi veya belgeler, mahkeme tarafından kovuşturma evresinde incelenecek ve değerlendirilecektir. 128 Şen ise bu konuda farklı görüştedir. Şen’e göre, maddi gerçeğe ulaşılabilmesi ve adaletin sağlanabilmesi için, mahkemenin Devlet sırrı niteliği taşısa da dava konusu eylemle ilgili bilgi ve belgeleri inceleyebilmesi gerekir. Bu inceleme ya- pılmadığı takdirde, sanığın veya mağdurun haklarının korunmaması, maddi gerçeğe ulaşılamaması ve adaletin sağlanamaması sorunu ortaya çıkacaktır. Bu ise, dürüst yargılanma hakkını gölgeleyecek ve hak ihlalini gündeme getirebi- lecektir. Bir suç işlediği iddiasıyla yargılanan sanık gerek kendi hakları gerekse mağdur ile toplumun hakları açısından dürüst yargılanmalıdır. Bir yargılamada, devlet sırrı niteliği taşıyan ya da devlet sırrı niteliği taşımamakla birlikte gizli sayılan bilgi ve belgenin mahkemeye verilmemesi sebebiyle sanığın delil yeter- sizliğinden veya suçu işlemediği sabit olduğundan beraatına karar verildiğinde, AİHS m.13’de düzenlenen etkili başvuru hakkı nasıl korunmuş ve sağlanmış ola- caktır? Bkz. Ersan Şen, “Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı”, 19.12.2015, http://www. haber7.com/yazarlar/prof-dr-ersan-sen/1708926-devlet-sirri-kanunu-tasarisi, (E.T: 29.12.2019).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1