Türkiye Barolar Birliği Dergisi 143.Sayı

127 TBB Dergisi 2019 (143) Haluk TOROSLU Buna karşın belge delillerini değerlendirebilecek, hatta istinabe veya niyabet suretiyle dinlenenlerin beyanlarını da denetleyebilecek- tir. Zira bu hallerde esas mahkeme dahi kararını verirken beyan de- liline değil, belge deliline dayanmıştır. Soruşturma evresindeki ifade tutanaklarının okunulması ile yetinildiği hallerde de durum aynıdır. 27 Belirtmek gerekir ki, mülga CMUK zamanında olduğu gibi isti- naf kanun yolunun bulunmadığı bir sistemde, yorum yoluyla huku- ka aykırılığın sınırlarını tespit konusunda yargı mercilerinin geniş bir takdir yetkisi kullanması son derece anlaşılabilir bir durumdur. Zira ilk derece mahkemelerinin verdiği hükümler açısından başka bir ola- ğan kanun yolu mevcut değildir. Ancak istinaf kanun yolunun işle- meye başlamasıyla birlikte artık sübuta ilişkin denetimin Bölge Ad- liye Mahkemeleri’ne bırakılması kanuni bir zorunluluktur. Zira Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 294. maddesinin ikinci fıkrasında önceki kanundan farklı olarak temyiz nedeninin yalnızca hükmün hukuki yö- nüne ilişkin olabileceği açıkça düzenlenmiştir. Yukarıda ifade edildiği üzere mahkemelerin yetkileri açısından kanunilik ilkesi geçerli oldu- ğuna göre, bu hüküm kanunda yer aldıkça Yargıtay’ın sübuta ilişkin bir değerlendirme yapması mümkün değildir. 28 Bununla birlikte, hukukun doğru uygulanmasının ön koşulunun maddi sorunun doğru tespit edilmesi olduğu ve bu nedenle Yargıtay’ın maddi sorunu da denetleyebileceği şeklindeki bakış açısı da isabetli sayılamaz; zira böyle bir yaklaşım temyiz ve istinaf kanun yolları ara- sında kanun tarafından yaratılan farkı fiilen ortadan kaldırmaktadır. Bununla birlikte sonuç itibarıyla ortaya çıkan hukuka aykırılık CMK md. 289’da sayılan hâllerden birinin kapsamına giriyorsa, örneğin hu- kuka aykırı olarak elde edilen bir delil hükme esas alınmışsa veyahut hükmün gerekçesi yoksa Yargıtay her türlü kapsam tartışmasından bağımsız olarak bozma karar verebilecektir. 29 27 Kunter, s. 761; Yenisey/Nuhoğlu, s. 937. 28 Yargıtay’ın kanı yargısı kurması, yani sübuta ilişkin hüküm vermesinin yarataca- ğı sakıncalar için bkz. Selçuk, 343 vd. 29 Selçuk’a göre uyuşmazlıkla ilgili verilerin ve tarafların itirazlarının yeterince ser- gilenmediği, gerekçesi hiç bulunmayan ya da çelişkili, kuşku verici olan, açık ol- mayan, yani denetime imkân vermeyen kararların temyiz incelemesi kapsamında bozulması mümkündür. Bkz. Selçuk, 340 vd.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1