Türkiye Barolar Birliği Dergisi 143.Sayı

203 TBB Dergisi 2019 (143) Mehmet HATİPOĞLU Burada karşılaşılan sorunlardan biri de kamu görevlisinin somut olayda yaptığı eylemin katalog halinde verilen hangi fiil kapsamında değerlendirileceği hususudur. Zira burada idarenin takdir yetkisinin önemi ortaya çıkmaktadır. Örneğin, uyarma cezasını gerektiren ‘Ku- rumca belirlenen tasarruf tedbirlerine riayet etmemek’, ‘Devlet memu- ru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak’, ‘Görevine veya iş sahiplerine karşı kayıtsızlık göstermek veya ilgisiz kalmak’; kınama cezasını gerektiren ‘Görev sırasında amire hal ve hareketi ile saygısız davranmak’, ‘İş arkadaşlarına, maiyetindeki personele ve iş sahiplerine kötü muamelede bulunmak’; aylıktan kesme cezasına yol açan ‘Hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak’ gibi eylemler geniş ya da dar yorumlanmasına bağlı olarak verilecek disiplin cezasının ağırlığı- nı değiştirecek ve görevlinin hak ve özgürlüklerini etkileyecektir. Bu bağlamda disiplin hukukunun kamu görevlisi üzerinde oluşturduğu hukuksal etki, çalışma özgürlüğüne sınırlanmamasıdır. Sınırlamanın nerede başlayıp bittiği belirtilmezse, amacı aşan içeriğinin takdiri yö- netime bırakılmış, hukuken sakıncalı bir sınırlama getirilmiş olur. Ör- neğin çevre sağlığının korunması hususundaki bir başarısızlık sonucu meslekten çıkarma cezası, genel sağlığı koruma amacı ile çalışma öz- gürlüğüne getirilen sınırlama arasında büyük bir ölçüsüzlük yaratabi- lir. Bu durumda ise hakkın özüne dokunulmuş olacaktır. 85 Danıştay ölçülülük ilkesi temelinde verdiği farklı kararlarında, idarenin takdir yetkisinin sınırsız olmadığını vurgulamıştır. Danıştay bir kararında: “ idari ihlal ile uygulanan yaptırım arasında makul bir oran- tı bulunması gerektiğine...” , bir başka kararında ise “ bir yıla kadar yayın durdurulması cezasının, idareye tanınan takdir yetkisinin, mutlak ve sınırsız olmayıp, ihlalin ağırlığı ile orantılı ve hakkaniyet ilkesine uygun şekilde kul- lanılmasının zorunlu olduğu…” şeklinde hüküm kurarak idarenin yetki- sinin sınırlarını belirlemiştir 86 . Yine Danıştay’ın, disiplin hukukuna yönelik vermiş olduğu karar- larında ölçülülük ilkesini değerlendirilirken çoğunlukla orantılılık alt ilkesinin temel al ın dığı görülmektedir. Mahkemenin gerek bahsettiği- 85 Turan Yıldırım, “Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanmasında Sınırlamanın Sı- nırı” (Sınırlamanın Sınırı), Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Muammer Aksoy’a Armağan, Ankara, 1991, C.16, S.1-2, ss.465-474, s.473. 86 Kararlar için bkz. Kurt, Güvenceler, s. 166.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1