Türkiye Barolar Birliği Dergisi 143.Sayı

353 TBB Dergisi 2019 (143) İlyas ARSLAN nan mülkiyet hakkının veya AİHS m.8’de yer alan aile hayatına saygı hakkının ihlaline yol açabilir. Bu bakımdan, yukarıdaki iki farklı ihti- malden hareketle mütekabiliyet şartının tatbiki suretiyle gerçekleşen, özellikle davacının AİHS m.6(1) ve/veya P-1 m.1’deki haklarına yöne- lik müdahalenin meşru olup olmadığı konusunda AİHM’nin nasıl bir değerlendirme yapabileceğini tahmin etmeye çalışacağız. Bu noktada, olası bir başvuruda, AİHM’nin tarafımızca yapılmış olan mütekabili- yetin karşılanıp karşılanmadığının doğru/yanlış veya eksik bir şekilde tespit edilmesi gibi bu tür bir ayrımdan hareket etmeyeceğini belirt- mek gerekir. Zira AİHM, ulusal mevzuatın doğru veya yanlış bir şekil- de tatbik edilip edilmediği ile ilgilenmemekte, söz konusu kuralların tatbiki suretiyle ortaya çıkan durumun başvurucuların ilgili Sözleşme- sel hakkını ihlal edilip etmediğini incelemektedir. Dolayısıyla, böyle bir ayrımın, AİHM’nin izlemiş olduğu ilgili Sözleşme hakkına yöne- lik müdahalenin meşru olup olmadığına yönelik denetim sisteminden değil, mütekabiliyet şartının kategorik olarak AİHS’yle bağdaşmadığı anlayışından ilham alınarak yapıldığını belirtmeliyiz. B. AİHS m.6(1) Açısından 1. Genel Olarak Yabancı mahkemece verilen kararın tenfizinin Türk kamu düze- nine açıkça aykırılık teşkil etmediğini ve diğer tenfiz koşullarının ger- çekleştiğini tespit eden bir Türk mahkemesinin mütekabiliyetin yoklu- ğu nedeniyle yabancı kararın tenfiz talebini reddetmesi, doğal olarak davacının adil yargılanma hakkına müdahale teşkil edecektir. Benzer şekilde, mütekabiliyetin varlığına kanaat getirmesi halinde ise, yaban- cı kararın tenfizine karar verecektir ki bu da davalının adil yargılanma hakkına müdahale anlamına gelecektir. AİHS m.6(1)’e yönelik böyle bir müdahalenin hangi hallerde meşru sayılacağının tespiti için, önce- likle bu şartın tatbikinin AİHS m.6(1)’in kapsamına giren hangi hakla ilişkili olduğunun tespiti gerekmektedir. Burada, davacının açmış olduğu yabancı mahkeme kararının ten- fizi davası, yetkili mahkemenin yokluğu veya hukuki yarar şartının karşılanmaması gibi tanıma-tenfiz usulüne ilişkin bir kuraldan ziyade, yabancı kararın tenfizi için karşılanması gereken bir tenfiz şartının yo- rumu ve tatbiki suretiyle reddedilmiş olacaktır. Dolayısıyla, AİHM’nin

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1