Türkiye Barolar Birliği Dergisi 143.Sayı

360 Yabancı Mahkeme Kararlarının Tenfizinin Mütekabiliyet Şartına Bağlanması ile ... AİHM’nin üzerinde durabileceği ikinci ve en önemli husus, ten- fiz talebi mütekabiliyetin yokluğu nedeniyle reddedilen başvurucuya tenfiz devletinde hakkını elde edebilmek için başvurabileceği alter- natif bir imkânın davalı devletçe sunulup sunulmadığıdır. Örneğin, uluslararası örgütlerin yargı bağışıklığına ilişkin kararlarında AİHM, uluslararası örgüte karşı devlet mahkemeleri dışında başvurulabilecek uygun ve yeterli bir alternatif bir uyuşmazlık çözüm yolunun bulun- ması halinde, yargı bağışıklığı gerekçesiyle verilen yetkisizlik kararını AİHS m.6(1)’e uygun olarak nitelendirilmektedir. 71 AİHM’nin benzer bir gerekçeye burada da istinat etmesi mümkündür. Ayrıca, yaban- cı mahkeme kararlarının tanınması-tenfizinin hukuken öngörülmüş olması, her yabancı kararın mutlaka tanınacağı-tenfiz edileceği anla- mına gelmediği gibi, bireylere sunulan bu imkâna rağmen devletlerin yargı yetkilerinin kapsamına giren bireylerin adalet taleplerini dikka- te alma ve yerine getirme yükümlülüğü varlığını yine de muhafaza etmektedir. Dolayısıyla, yargı yetkisine giren davacıya sunmuş oldu- ğu tanıma-tenfiz talebinde bulunma hakkından yararlanmasını çeşitli amaçlarla engelleyen bir devletin, davacıya yabancı ülkede elde ettik- leri hakkı tenfiz devletinde de elde edebilmesi için kendi mahkemele- rinde dava açabilme imkânı tanımalıdır. AİHM, yabancı karara konu uyuşmazlık bakımından davacının tenfiz devletinde başvurabileceği bir yetkili mahkeme bulunmakta ise, AİHS m.6(1)’in ihlal edilmediği- ne kanaat getirebilir. Aksi halde, devletin büyük ölçüde aynı zamanda kendi yargı yetkisinin kapsamına giren bir uyuşmazlık bakımından mahkemelerini davacıya kullandırmaması, ilgili bireyin hak arama özgürlüğünün ölçüsüz bir şekilde kısıtlanması anlamına gelecektir. 72 71 Waite ve Kennedy v. Almanya, no.26083/94, 18 Şubat 1999, para.68-73; Beer ve Reegan v. Almanya, no.28934/95, 18 Şubat 1999, para.58-63. Konu hakkında ay- rıntılı bilgi için bkz. Arslan, s.313-320. 72 Haliyle, bu noktada yabancı mahkeme kararlarının tanınması-tenfizi ile milletle- rarası yetki kuralları arasındaki ilişki gündeme gelmektedir. Burada, hem tenfize konu kararın verildiği devletin hem de tenfiz devletinin yargı yetkisinin kapsa- mına giren bir uyuşmazlığın (örneğin bir alacak hakkı iddiasının) varlığı halinde, davacı tercihini yabancı devletin yargı organlarından yana kullanabilir. Böyle bir durumda, yabancı kararın tenfizi talebinin mütekabiliyet gibi ne davacının ne da- valının haklarının korunmasına hizmet etmeyen bir şart nedeniyle reddedilmesi halinde, başvurucu hakkını elde edebilmek için ya aynı uyuşmazlık bakımından yargılama yetkisine sahip olan tenfiz devletinin mahkemelerine veya milletlerara- sı yetkiye sahip olan üçüncü bir devlet(ler)in mahkemesine başvurmak durumun- da kalacaktır. Şüphesiz, ilk ihtimalde böyle bir başvurunun yapılabilmesi için,

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1