Türkiye Barolar Birliği Dergisi 143.Sayı

363 TBB Dergisi 2019 (143) İlyas ARSLAN Bu kapsamda, Türk mahkemeleri her üç mütekabiliyet türü açısın- dan doğrudan kendi bilgi ve araştırmasına dayanabileceği gibi, özel- likle fiili ve hukuki mütekabiliyetin tespiti hususunda çeşitli vasıtalara başvurabilecek, hatta başvurması gerekecektir. 76 Doğal olarak, tıpkı yabancı hukukun temininde olduğu gibi, tenfiz yargılamasının tarafla- rı da, fiili veya kanuni mütekabiliyetin varlığı/yokluğunu ispat etmek amacıyla kararın verildiği devlet mahkemelerine ait karar örneklerini veya yasal metinleri mahkemeye ibraz edebilecektir. Yalnız, tarafla- rın bu şartın tespiti bakımından herhangi bir iddia veya ispat faaliyeti içerisine girişmemiş olmaları, AİHM’nin yapacağı denetim açısından onların sorumluluğuna yol açmayabileceği gibi, bu konudaki yüküm- lülük her halde tenfiz mahkemesinin üzerindedir. Dolayısıyla, ister doğrudan kendi bilgi ve araştırmasına dayansın, isterse bu konudaki bir veya birkaç vasıtaya başvurarak bilgi edinsin, mütekabiliyetin var- lığını/yokluğunu araştırmak ulusal mahkemenin sorumluluğundadır. Bu noktada, akdi mütekabiliyete nazaran kanuni mütekabiliyetin tespitinde mahkemelerin hataya düşmesi daha olasıdır. Şüphesiz, ten- fiz mahkemesinin akdi mütekabiliyetin varlığına (yokluğuna) rağmen, yokluğuna (varlığına) karar verme ihtimali her zaman bulunmaktadır. Bununla beraber, günümüzde pek çok devletin, büyük ölçüde belirli şartları taşıyan yabancı kararların tanınmasına-tenfiz edilmesine yasal olarak izin verdiği görülmektedir. 77 Dolayısıyla, tenfiz davalarının pek çoğunda kanuni mütekabiliyetin gerçekleşeceği söylenebilirse de, ten- fiz mahkemesinin kararın niteliği ve türüne bağlı olarak, kararın veril- diği ülke hukukundaki tenfiz şartları ile MÖHUK’taki tenfiz şartları arasında bir denkliğin var olup olmadığını somut olarak değerlendir- 76 Bu kapsamda, mahkemenin yabancı hukukun içeriğinin temin edilmesi amacıyla başvurabileceği vasıtalara mütekabiliyet şartının varlığının tespiti bakımından da başvurabileceğini belirtmek gerekir. Uygulamada yerel mahkemelerin sıkça Ada- let Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne başvurduk- ları, hatta Yargıtay’ın da bu konuda söz konusu kuruma başvurulması gerektiğini ifade ettiği pek çok kararda görülmektedir. Söz konusu kararlar ve kararların ana- lizi için bkz. Ekşi, s.159-173. Bunun yanı sıra doktrinde, hukuki ve fiili mütekabi- liyetin tespiti amacıyla Yabancı Hukuk Hakkında Bilgi Edinilmesine Dair Sözleş- me (RG: 26.8.1975-15338) uyarınca kararın verildiği devletin yetkili makamlarına, kararın verildiği devletin Türkiye’deki dış temsilciliklerine, hukuk fakültelerinin mukayeseli hukuk ve milletlerarası özel hukuk anabilim dallarına veya enstitü- lere, bilirkişi atanmak suretiyle konu hakkındaki uzman hukukçuların görüşüne başvurulabileceği ifade edilmektedir. Bkz. Şanlı-Esen-Ataman Figanmeşe, s.534. 77 Ekşi, s.174.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1