Türkiye Barolar Birliği Dergisi 143.Sayı
368 Yabancı Mahkeme Kararlarının Tenfizinin Mütekabiliyet Şartına Bağlanması ile ... tespit veya davacı tarafça ispat edilmesinin yeterli görülmesi, objektif olarak ne devletin ne de tarafların menfaatiyle ilgili olmayan bu şartın davacı açısından yaratabileceği mahzurların bertaraf edilmesini sağla- yacaktır. Böylece, tenfiz mahkemesince tespiti veya davacı tarafça is- patı daha kolay olan akdi veya kanuni mütekabiliyetin varlığı halinde, olumlu-olumsuz yönde bir fiili mütekabiliyetin var olup olmadığına yönelik zahmetli ve belki de gereksiz bir araştırmaya girişilmeyecek- tir. Şüphesiz ki, bu sefer de davalının tenfize konu kararın verildiği yabancı ülke hukukunda Türk mahkeme kararlarının tenfiz edilmedi- ğine dair bir uygulamanın varlığını ortaya koyması gerekecektir. Bu bakımdan, bir tenfiz şartı olarak vazgeçilmesi gerektiği ileri sürülen mütekabiliyetin -Yargıtay 11. Hukuk Dairesi gibi- dar bir şe- kilde yorumlanması, Türk mahkemelerini öncelikle ve her zaman fiili mütekabiliyetin varlığını araştırmaya sevk edecek, akdi veya kanuni mütekabiliyetin varlığının mahkemece gerek resen gerekse davacının ispatı üzerine tespit edilmesi yeterli olmayacaktır. Bizim de katıldı- ğımız görüş uyarınca, zaten tenfiz talebinde bulunan şahsı fazlasıyla mağdur etme potansiyeline sahip olan mütekabiliyet şartının bu şekil- de dar bir şekilde yorumlanması, MÖHUK m.54(a) hükmüne açıkça aykırı olduğu gibi, karşılaştırmalı hukukta ve Türk hukukunda ya- bancı kararların tanınacağı-tenfiz edileceği yönündeki genel eğilimle bağdaşmayacaktır. 88 Dahası, böyle bir yaklaşım, mahkemeleri tenfizin mümkün mertebe engellenmesi gerektiği şeklinde yanlış bir düşünce- ye sevk etme tehlikesini de beraberinde taşımaktadır. Ayrıca, yaban- cı ülkelerdeki tatbikatın her an değişmesi ihtimali karşısında, tenfiz mahkemesinin fiili mütekabiliyetin varlığına/yokluğuna ilişkin de- ğerlendirmeleri her zaman sağlıklı olmayabilecektir. Bu nedenle, MÖ- HUK m.54(a) hükmünün açık ifadesine karşısında, fiili mütekabiliye- tin gerçekleşmediği veya olumsuz yönde bir fiili uygulamanın varlığı gerekçe gösterilerek akdi veya kanuni mütekabiliyetin gerçekleştiği iddialarının Türk mahkemelerince dikkate alınmaması ve değerlen- dirilmemesi, davacının AİHS m.6(1)’de yer alan hakkaniyete uygun yargılanma hakkından istifade edememesi anlamına gelecektir. Bu- rada, mütekabiliyetin bir tenfiz engeli olarak doğru bir şekilde tatbik edilip edilmediği değil, mütekabiliyet şartının kapsamının MÖHUK 88 Ekşi, s.161, 177.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1