Türkiye Barolar Birliği Dergisi 143.Sayı

377 TBB Dergisi 2019 (143) İlyas ARSLAN tenfiz devletinin de iki özel hukuk kişisi arasındaki hak uyuşmazlığını karara bağlayan bir yabancı kararın tenfizini böyle bir şarta bağlamak- ta ne gibi bir menfaatinin olduğu da belirsizdir. Bu bakımdan, müteka- biliyet şartının varlığı, tenfiz devletince davalıya bahşedilen, gerçekte davacıya karşı davalıya hiç gereği olmayan bir koruma sağlamaktan başka bir şey ifade etmemektedir. Zira Türk hukukunda yer alan di- ğer tenfiz engelleri, yabancı ülkede gayri adil bir yargılamaya/karara maruz kaldığını düşünen davalıları, bu tür bir kararın tenfizine karşı yeterince koruyacak mahiyettedir ve doğrudan muhtemel davalıların korunmasına matuftur. Bu nedenle objektif olarak bakıldığında, mü- tekabiliyet şartı, yabancı kararın tenfizi konusunda taraflar arasındaki menfaat dengesini bir taraf aleyhine bozan, hakkaniyetle bağdaşma- yan bir tenfiz engeli niteliğindedir. Sonuç olarak, bu açıklamalarımız mütekabiliyetin bir tenfiz engeli olarak aranmasının ve mütekabiliye- tin karşılanmadığı gerekçesiyle tenfiz taleplerinin reddedilmesinin ye- rinde olmadığını ortaya koymaktadır. Bir tenfiz engeli olarak mütekabiliyetin, bireylerin Türkiye’nin de tarafı olduğu AİHS’de yer alan temel hak ve özgürlüklerini ihlal edici nitelikte olduğu da bir gerçektir. Zira öncelikle AİHS, bünyesinde yer alan hakların korunması ve yerine getirilmesi konusunda taraf devlet- lere objektif yükümlülükler yüklemekte, bireylerin söz konusu hak- lardan yararlanmalarını mütekabiliyet aramaksızın veya vatandaş-ya- bancı ayrımı yapmaksızın güvence altına almaktadır. Diğer taraftan, mütekabiliyet şartıyla bir devletin başka bir devlete karşı olan/olma- yan tutumu nedeniyle, bir kişinin diğer bir devlet mahkemesinden elde ettiği bir kararda yer alan ve AİHS’nin koruması altına giren özel hukuka ilişkin bir haktan yararlanması engellenmektedir. Bu açıdan, söz konusu şartın bizatihi kendisinin AİHS’yle bağdaşmadığını söy- lemek mümkündür. Diğer taraftan, kimi kararlarındaki ifadelerinden böyle bir sonuca varılabilirse de, AİHM’nin mütekabiliyet şartının so- yut olarak AİHS açısından yerindeliğini değil, söz konusu şartın tatbik edilmesinin başvurucuların AİHS’deki ilgili haklarına olan etkilerini incelemektedir. Bu bakımdan, AİHM benzer bir yaklaşımı, mütekabi- liyet şartının tatbiki suretiyle reddedilen veya kabul edilen tenfiz ta- lepleri bakımından da sergileyebilir. Dolayısıyla, MÖHUK m.54(a)’da düzenlenen mütekabiliyet şartının tenfiz yargılamasının bir tarafının AİHS’de yer alan haklarını ihlal edip etmeyeceği, söz konusu şartın

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1