Türkiye Barolar Birliği Dergisi 143.Sayı
418 Federal Almanya Örneğinde AB Adalet Divanı Kararlarının Kesin Hüküm Karakterine ... nı elde etme adına dava tarafı olması AB Adalet Divanı kararlarının AİHM kararları ile mukayese edilebilirliğini ortaya koymaktadır. AB Adalet Divanı nezdinde açılan davaların birçoğu ancak birey- sel başvuruya izin vermemektedir. Sadece iptal davaları gerçek kişiler bakımından bu olanağı tanımaktadır. 22 Bu davanın AB organlarının tasarruflarına karşı bireyler tarafından açılması mümkündür. Teo- rik olarak AB tasarrufu esas alınarak verilen mahkûmiyet ertesinde bireylerin söz konusu AB tasarrufu aleyhine AB Adalet Divanı nez- dinde iptal davası açması mümkündür. İptal davasının şüphesiz hu- kuki tasarrufa muttali olunduktan itibaren iki ay içerisinde açılması gerekmektedir (AB’nin çalışma usulleri hakkındaki sözleşmenin 263. md., 6.fıkrası). İlgilinin en geç ilk derece mahkemesinin kararı itiba- riyle bilgi edindiğinin esas alınması nedeniyle iptal davası ve iç hukuk yollarının tüketilmesi prosedürünün paralel cereyan etmesi gerek- mektedir. Karara esas olan AB tasarrufunun geçersizliği konusunda tereddüt olduğu takdirde karardan etkilenen tarafın iç hukuk yollarını tüketeceği varsayımından hareket edilmektedir. Böyle bir durumda nihai mahkemenin davayı askıya alarak AB Adalet Divanına başvuru yapma mükellefiyeti doğmaktadır. Davanın askıya alınması nedeniyle yargılamanın iadesi için önkoşul teşkil eden kesin hüküm karakter- li bir karar verilmesi mümkün değildir. AB Adalet Divanı kararının ancak derdest davada dikkate alınması mümkündür. Aynı durum ön karar prosedürü bakımından geçerlidir. Ön karar prosedürü ancak bi- reysel bir dava değildir. Ön karar prosedüründe de dava askıya alınır ve ulusal mahkeme ancak ön karar gelmesi ertesinde kesin hüküm ka- rakterli bir karar verebilir. AB Adalet Divanı nezdinde bireysel olarak açılan davada veri- len kararın kesin hüküm karakterli ulusal mahkeme kararı ile uyuş- mazlığa düşmesi durumunun dava tarafının eş zamanlı olarak iptal davası açmasına karşın ulusal karara karşı kanun yoluna başvurma- yı ihmal etmesi veya Divan nezdinde açılan davanın sürüncemede kalması veya ulusal mahkemenin geçersizlik iddiası bağlamında AB Adalet Divanı’na ön karar başvurusu yapmaması ile ortaya çıkması mümkündür. Ulusal mahkeme kararına karşı kanun yoluna başvu- rulmaması durumunda AİHM’ne bireysel başvuru için öngörülen iç 22 AB’nin çalışma usulleri hakkındaki sözleşmenin 263.md., 4. fıkrası
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1