Türkiye Barolar Birliği Dergisi 143.Sayı
45 TBB Dergisi 2019 (143) Sıla TATLIDİL mı içinde yer aldığı kuşkuludur. Üstelik aynı maddede yer alan “ idari başvuru yollarının tamamı ” ifadesi, bu kuşkuyu daha da artırmaktadır. SAĞLAM, Anayasaya uygun yorum yöntemiyle maddedeki ifadenin “ olağan kanun yoluna gelebilmek için hukuken geçirilmesi zorunlu olan yollar ” 137 olarak yorumlanabileceğini belirtmekte, aksi takdirde anayasaya aykırılığın kaçınılmaz olacağı görüşünü savunmaktadır. 138 Öte yandan yukarıda açıklanan sorunlardan bağımsız olarak, ge- çici madde 2, 6216 sayılı AYMK’un 45/2. maddesiyle de uyumlu de- ğildir. Çünkü bu madde “ kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvu- ru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması 139 ”nı aramaktadır. Oysa başvuru yollarının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olduğu, geçici madde 2 uyarınca davanın AYM’de “derdest” olmasının aranmasıyla sabittir. Örnek olarak aktar- dığımız AYM kararında bireysel başvurunun 2014 yılında, geçici mad- de 2’nin yürürlüğe girişinden 4 yıl kadar önce yapıldığı görülmektedir. SONUÇ Temel hakların çağdaş toplumlardaki önemi gitgide artmakta ve bu duruma paralel olarak devletlerin de ilgili hakların korunma- sı yönündeki yükümlülükleri çoğalmaktadır. Bu sebepledir ki yakın sayılabilecek bir tarih olan 2010 yılında Türkiye, bireysel başvuru me- kanizmasını kabul etmiştir. Böylece hak ihlallerinin önüne geçilmesi konusunda yerinde bir adım atılmıştır. Adil yargılanma hakkı, mev- cut uyuşmazlık bakımından kişileri kapsayan bir hak olması yanın- da devlet açısından da usuli güvenceler sağlayan bir yükümlülüktür. Anayasa’da adil yargılanma hakkının standartları 36. madde kap- samında hak arama hürriyeti başlığı altında belirlenmiştir. AİHS’de ise aynı standartlar 6. maddede daha ayrıntılı biçimde düzenlenmiş, AİHM kararlarıyla da geliştirilmiştir. 137 Vurgu yazara aittir. 138 Sağlam 2012, s. 451. Sağlam, burada anayasaya uygun yorum yöntemine örnek olarak, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13/1. maddesine göre tam yargı davası açmadan önce hakkın idareden istenilmesi zorunlu olduğuna işaret etmekte ve ancak bu istemin kısmen ya da tamamen reddi ya da zımnen reddi halinde dava açılabileceğini belirtmektedir. “Bu tür başvurular, dava açmanın ya da olağan kanun yolu aşamasına gelmenin ön koşulu olduğundan, AYMK’nın ile bu zorunluğun yerine getirilmesinin istemesi, Anayasa’daki ‘olağan kanun yollarının tüketilmes’ koşulunun genişletilmesi değil, somutlaştırılmasıdır.” 139 Vurgu yazara aittir.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1