Türkiye Barolar Birliği Dergisi 143.Sayı

60 Anayasa Yargısında Alan Sorunu: Anayasa Yargısının Belirlenmiş Alanı de anayasacılık iktidarı belirler, tanımlar ve sınırlandırır. Anayasacılık gördüğü bu işlevini kendisine bağlı değerler dizisi ile yerine getirir. Bu değerler dizisinin iki esas görünüm biçimi hukuk devleti ve çoğul- cu demokrasidir. Bu değerler dizisinden hukuk devleti iktidarın norm sorununu, çoğulcu demokrasi ise iktidarın irade sorununu çözümle- mektedir. Norm sorununun çözümü iktidarın statik halini ve sınırlı bi- çimini gerçekleştirirken irade sorununun çözümü de iktidarın eylem- selliğini bir yandan hukukun içerisinde tutmaya çalışır diğer yandan iktidarın hak ve özgürlükler aleyhine geniş hacim eğilimini engeller. Hukuk devleti “insanların değil hukukun hükümetidir”; yani hu- kuk onu uygulayana hiçbir şekilde keyfi davranmak hakkını vermez. Hukuk düzenine bağlı insanların hepsi için belirli bir ölçüde eşitlik ilkesi söz konusudur ve hukukun hesaba katılabilirliği her zaman gü- vence altına alınmak zorundadır. 18 Bu bakımdan hukuk devleti en kısa tanımıyla, bireylerin hukuki güvenlik içinde bulundukları, devletin eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu bir sistemi an- latır. 19 Hukuk devleti kavramı, devletin hukuk kurallarıyla bağlı sa- yılmadığı “polis devleti” kavramının karşıtı olarak kullanılmaktadır. Özbudun’un belirttiği gibi hukuk devletinin çağdaş demokratik uy- garlığın en önemli aşamalarından biri olduğuna şüphe yoktur. Ger- çekten de bireylerin devlete karşı güven beslemeleri ve kendi kişilikle- rini korkusuzca geliştirebilmeleri ancak hukuki güvenliğin sağlandığı bir hukuk devleti sistemi içinde mümkündür. 20 Bununla birlikte hukuk devleti anlayışının kuramsal olarak ko- numlandırılabilmesi için “devlet aklı” kavramına değinmek gerekir; zira devlet aklı siyasal alanda hukuk devletini ve meşru siyasi iktida- rı etkisizleştiren hukuk dışı bir değişkendir. Dolayısıyla birey hak ve özgürlüklerinin gelişim gösterdiği skalada devlet aklına yaklaşıldıkça hukuk devleti anlayışından uzaklaşılır. Zira devlet aklı şeffaf, denet- lenebilir ve dengelenebilir bir yönetim anlayışını reddeder. Bu du- rumda devletin işleyişi ve faaliyetine dair belirlilik ve öngörülebilirlik ortadan kalkar. Hatta kimi zaman devleti yöneten siyasi iktidar dahi politik karar alım sürecine katılmakta güçlük çeker ve devletin bazı fa- aliyetlerinden adeta sıradan bir vatandaş gibi sonradan haberdar olur. 18 Karl Doehring, Genel Devlet Kuramı, Çev. Ahmet Mumcu, İnkılap Kitapevi, 6. Baskı, İstanbul 2015, s. 209. 19 Özbudun, (2016), s. 125. 20 Özbudun, (2016), s. 126.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1