Türkiye Barolar Birliği Dergisi 143.Sayı
63 TBB Dergisi 2019 (143) Semih Batur KAYA Görüldüğü gibi Hobbes adeta modern devletin devlet aklını or- taya koymaktadır. Buna göre iktidar tekil ve tekel olmak zorundadır. Bu iktidar amaçtır ve iktidarın dışında bireyler dahil geriye kalan her şey söz konusu amacın bir aracıdır. İktidarı tanrısallaştıran Hobbes bu anlamda Hegel gibi iktidarı aleyhinde eylem ve söylemde bulunmaz bir kutsala dönüştürmektedir. Nitekim Hegel modern devleti bir yer- yüzü tanrısı olarak görmekteydi ve Napolyon’un at üzerindeki halini tanrının yeryüzüne inişi olarak nitelendirmekteydi. Buradaki devlet aklı en az iki bakımdan sorunludur. Zira bir yandan iktidarın norm sorununu çözümleyemez hale getirmekte diğer yandan iktidara ilişkin irade sorununu ortaya çıkarmaktadır. Dolayısıyla devlet aklı bir taraf- tan hukuk devletini işlemez kılmakta diğer yandan çoğulcu demokra- siyi baltalamaktadır. Böylelikle bireyin canı, malı, onuru veya bir diğer anlatımla hak ve özgürlükleri güvenceye altına alınmadığı gibi gelişti- rilemez hale gelmektedir. Şu halde bu yönüyle devlet aklı demokratik hukuk devleti anlayışının tam karşısında konumlanmaktadır. Öte yandan, devlet aklı kavramı açısından belirleyici önem taşıyan bir tarihsel bağlamdan söz etmek, doktrinin münhasıran bu bağlama ait olduğu, başka bir deyişle öncesinin ve sonrasının bulunmadığı an- lamına gelmez. Gerçi bu doktrine esas teşkil eden siyaset ve devlet zihniyetinin düşünsel kaynaklarına yönelik arayışlar, genellikle önce Machiavelli’ye kadar ulaşır. Bu doğrultuda Machiavelli’nin özellikle “Prens” adlı kitabında dile getirdiği fikirler devlet aklı doktrininin sı- cak düşünsel kaynağı olarak değerlendirilmelidir. 29 Machiavelli’nin modern devlete giden yolu açan ve bu yönde bir ampirik devlet te- orisinin temel unsurlarını geliştiren düşünür olduğu inkar edilemez. Onun öğretisi iktidarı ele geçirmenin ve korumanın siyasi eylemin te- mel ölçütü olarak görülmesi ve siyaset ile etik arasındaki bütün bağ- ların koparılması olarak özetlenebilir. Bu öğretideki başlıca yenilik devlet adamının içerde iktidarı korumak, dış güçlere karşı “devletin bekası”nı sağlamak için gerekli önlemleri almak veya yöntemleri kul- lanmak söz konusu olduğunda etik veya hukuk kurallarını bir kenara bırakabileceğini, hatta bırakması gerektiğini söylemiş olmasıdır. Buna göre, siyasi zorunluluklar hukuktan veya etikten ayrılmayı gerektiri- yorsa devlet adamının bunda tereddüt etmesi düşünülemez. 30 29 Sancar, a.g.e., s. 21. 30 Sancar, a.g.e., s. 21-22.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1