Türkiye Barolar Birliği Dergisi 143.Sayı

65 TBB Dergisi 2019 (143) Semih Batur KAYA dedir. Bireylerin iradesi yönetimde söz konusu değildir; norm ancak işlevsel olduğu ölçüde iktidara yolu açan bir araçtır. İktidara buna göre heterojen bir yapı sergilemez; toplum gibi siyaset de homojendir ve iktidarın aparatıdır. Bununla beraber Sancar’ın da belirttiği gibi devlet aklı doktrinin Hegel ile en etkileyici boyutuna ulaştığı söylenebilir. Hegel tanrısallaş- tırıp kutsadığı devleti, tüm siyasi faaliyetlerin nihai amacı olarak gö- rür. Bu şekilde aşkınlaştırılan devletin, kendini korumak için başvura- cağı araçların ayrıca meşrulaştırılmasına ihtiyaç yoktur; zira bunlar bu nihai amaca mündemiçtirler ve meşrulukları da bu amaçtan menkul- dür. Devleti “dünya tini”nin yalnızca bir temsilcisi değil, aynı zaman- da kesin olarak somutlaşmış bir biçimi olarak değerlendiren Hegel, onu her türlü ahlaki yükümlülükten muaf bir şekilde ortaya koyar. Hegel’e göre ahlakilik, devletin evrensel iradesi için değil, bireysel ira- de için söz konusudur. Devletin iyiliği, bireyin iyiliğinden bütünüyle farklı bir temele ve haklılığa sahiptir. Devlet haklılığını ve meşruiyeti- ni kendi içerisinde taşır. Şayet devlet için bir ödevden bahsedilecekse, bu ancak kendi kendisini koruma olabilir. Hegel bu doğrultuda devlet aklı doktrinin en çıplak ifadelerini formüle etmektedir: “Bir özel şahıs tarafından bir özel şahsa veya bir devlet tarafından başka bir devlete ya da bir özel şahsa karşı yapılan kötülük, bugün için adil bir ceza me- selesidir. (Buna karşılık) bir devlete karşı anarşi yaratmak, en büyük ya da yegâne cinayettir… ve doğrudan doğruya bizzat devlete saldı- ranlar en büyük canilerdir ve devletin, kendi bekasını sağlamaktan ve bu canilerin gücünü en güvenli tarzda imha etmekten daha üstün bir ödevi yoktur.” 38 Görüldüğü gibi devlet aklı felsefesi anayasacılık ve buna bağlı de- ğerler dizisine aykırılık teşkil etmektedir. Hatta bu aykırılık tam bir zıtlık olarak konumlanır. Anayasacılık devlet iktidarının sınırlandırıl- masını ve hak ve özgürlüklerin bu sınırlı ortamda korunmasını hedef- lemektedir. Dolayısıyla anayasacılığın özü denge ve denetimdir. Oysa devlet aklı doktrini bunu kesinkes bir biçimde reddeder. Devlet aklına göre iktidar veya bunun değişik görünüm biçimleri devletin amacı için ki bu amaç çoğunlukla siyasal pragmatizme dayanır, her yolu mubah gören bir anlayıştır. Bu anlayış iktidarın hacim genişlemesine yönelik 38 Sancar, a.g.e., s. 50.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1