Türkiye Barolar Birliği Dergisi 143.Sayı

72 Anayasa Yargısında Alan Sorunu: Anayasa Yargısının Belirlenmiş Alanı şekilde karar vermesi gerektiği önemlidir. 52 Gerçekten de, sınırlı dev- let iktidarını öngören ve bunu anayasanın yapısal hükümleri yanında, hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasıyla sağlayan anayasal demokrasiler için yarışmacı siyaset vazgeçilmez bir unsurdur. Kaldı ki bu durum siyasetin doğasında vardır. Dolayısıyla siyasal alanda yarışan değerlerin varlığı ve bunların korunması, bir diğer anlatımla siyasi özgürlüğün garanti edilmesi, keyfi iktidarın engellenmesinin de en büyük güvencesidir. Bu hukuk devletine ulaşmada da siyasal bir ön şarttır. Şu halde anayasa yargıcından beklenen, siyasetin bu yarışan değerlerine hakemlik yapmasıdır. Siyaset olgusunun kendi içerisinde hakemlik yapmasının riskleri karşısında, anayasa yargıcının hakem- liği, onun tarafsızlığı ve bağımsızlığı ile pekişmelidir. Sorun, anayasa yargıcının bu yansızlığının nasıl gerçekleştirileceğidir. Fakat belirtmek gerekir ki bu yansızlık mutlak bir yansızlık olmaz. Nasıl olağan yar- gıçlar hukukun öngördüğü adalet düzenine bağlı kalarak tarafsızlığını bununla gerçekleştiriyorsa, anayasa yargıcı da hukuk düzeninin ada- let değerini ortaya koyan anayasaya bağlı kalarak tarafsızlığını sağlar. Bir diğer anlatımla, anayasa yargısının tarafsızlığı siyasetin yarışan de- ğerlerinin değil, anayasanın tarafını tutmasına bağlıdır. 53 İşte yargısal aktivizm ve yargısal kendi kendini sınırlama yarışan değerlere ilişkin kararların verilmesine ilişkin iki uç noktada bulun- maktadır. Yargısal aktivizm yarışan değerlere rağmen kendisel mahi- yetinin bir gereği olarak anayasa hükümlerine yön tayinini belirleme- ye dayanır. Dolayısıyla kanunilik, eşitlik gibi değerlerin anlamlarını anayasa yargıcı somutlaştırmalıdır. Yargısal kendi kendini sınırlama ise anayasa yargıcının yarışan siyasi değerleri karşısında adeta nötr bir tutum takınmasını öngörür. Bu şekilde yargıçlar anayasal ilkeleri somutlaştırmak suretiyle verdikleri kararlara uygun bir yorumla ula- şabilir. Ancak Dworkin’e göre bu halde de, yargıçlar anayasa hüküm- lerini ihlal ederek “siyasal ahlakiliğe” saldırmış olacaklardır. 54 Posner ise, yargıçların ne tür gerekçelerle belirli bir yargı felsefesi- ni benimsedikleri ya da belirli bir davada niçin o şekilde karar verdik- 52 Bkz. Ronald Dworkin, Taking Rights Serously, 19. Baskı, Harvard university Press, Camridge 2002, s. 137. 53 Mehmet Tevfik Gülsoy, Özgürlüklerin Korunmasında Anayasa Yargısının Yeri ve Meşruluğu, Yetkin Yayınları, Ankara 2007, s. 241. 54 Dworkin, (2002), s. 137.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1