Türkiye Barolar Birliği Dergisi 144.Sayı

142 Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları Işığında İdari Yargının Görev Alanının Belirlenmesine ... Uyuşmazlık Mahkemesi, idarenin kamu hizmetini gerektiği şekil- de yürütememesinden, yani hizmet kusurundan kaynaklanan cismani zararlar açısından da idari yargının görevli olduğu sonucuna varmak- tadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Ölüm veya vücut bütünlüğünün yitirilmesinden doğan zararların tazmini davalarında görev” başlıklı 3. maddesinde yer alan; her türlü idari eylem ve işlemler ile ida- renin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara asliye hukuk mahkeme- lerinin bakacağı hükmünün Anayasa Mahkemesi’nin 2012 tarihli kara- rı 110 ile iptalinden sonra Uyuşmazlık Mahkemesi söz konusu Anayasa Mahkemesi kararına atıf yaparak idarenin hizmet kusuru sonucunda kişilerin yaralanması ya da ölmesi durumunda idarenin sorumluluğu- nun tespiti açısından idari yargı mercilerini görevli kılmaktadır. 111 110 Anayasa Mahkemesi söz konusu kararında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 3. maddesini iptal ederken; “Dava konusu kuralla, sadece kişinin vücut bütünlü- ğüne verilen maddi zararlar ile buna bağlı manevi zararların ve ölüm nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararların tazmini konusu kapsama alınmakta ve bu taz- minat davalarına bakma görevi asliye hukuk mahkemelerine verilmektedir. Buna göre, aynı idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerden kaynaklanan zararlar kapsama alınmadığından, sorumluluk sebebi aynı olsa da bu zararların tazmini davaları idari yargıda görülmeye devam edecek, bu durum- da, idarenin aynı yapı içinde aldığı kararın bir bölümünün idarî yargıda bir bölü- münün adlî yargıda görülmesi yargılamanın bütünlüğünü bozacaktır. Ayrıca iki ayrı yargı kolunda görülen davalarda, idarenin sorumluluğu, bu sorumluluğun kapsamı, idarenin tazmin yükümlülüğü konularında farklı sonuçlara ulaşılabile- cektir. Esasen idare hukukunda var olan hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk kavramları, kişilerin gördüğü zararların tazmininde kullanılan ve kişilerin idare karşısında korunma kapsamını genişleten kavramlardır. İdare hukukunda, idare- nin hiçbir kusuru olmasa da sosyal risk, terör eylemleri, fedakârlığın denkleştiril- mesi gibi kusursuz sorumluluğa ilişkin kavramlara dayanılarak kişilerin uğradığı zararların tazmin edilmesi mümkündür. Özel hukuk alanındaki kusursuz sorum- luluk halleri ise belirli konular için düzenlenmiş olup sınırlıdır. İdarenin idare hukuku esaslarına dayanarak tesis ettiği tartışmasız bulunan eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerden kaynaklanan zararlara ilişkin davala- rın idarî yargı yerlerinde görülmesi gerektiği kuşkusuzdur. Bu nedenle, yukarıda belirtildiği gibi aynı idari eylem, işlem veya sorumluluk sebebinden kaynaklanan zararların tazminine ilişkin davaların farklı yargı yerlerinde görülmesinde kamu yararı ve haklı neden olduğu söylenemez” şeklinde bir gerekçe benimsemiş ve bu açıdan idarenin idari hukuku esaslarına dayanan işlemleri sonucu meydana gelen eylem ve işlemlerden sorumlu olacağını ortaya koyarken, sosyal risk, fedakârlığın denkleştirilmesi gibi idarenin kusursuz sorumluluğunu gerektiren birtakım me- kanizmaların kişiler açısından güvence oluşturacağının altını çizmiştir. Anayasa Mahkemesi, Esas No: 2011/35; Karar No: 2012/23; Karar Tarihi: 16.2.2012; R.G. No: 28297, R.G. Tarihi: 19.05.2012. 111 HMK m. 3 düzenlemesinin eleştirisi için bkz. Kemal Gözler/Gürsel Kaplan, “İdarî

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1